| 3 yorum ]

Her kadın güzeldir ve her kadının kendine özgü bir cildi vardır. Bu güzelliği korumanın yöntemleri dünyanın her yerinde aynı değildir. İşte dünyanın farklı yerlerindeki farklı formüller.
İtalya: Ninelerinin ve annelerinin eskiden sıkça uyguladığı ve kullandığı hintyağı cilt bakımı, şu aralarda İtalya'da yine popüler. Hintyağı özellikle saçları güçlendirmede ve cildi beslemede çok etkilidir.
Çin: Bir-çay kaşığı biberiye yağı, bir fincan yeşil çayla karıştırılır. Bir süre beklenir ve en son saçlar durulanır. Saçlara doğal bir parlaklık verir. Güzellik kremlerinin bazılarının bileşiminde de bulunan ile yıkanan saçlar gürleşip güzelleşir. Ayrıca şampuanla yıkanmaktan yıpranan saçları canlandırır. Bir bez torbaya konulan biberiye yaprak ve taze sürgünleri banyo musluğunun altına asılarak üzerine sıcak su akıtılıp böylece doldurulan küvette banyo yapıldığında cildi derinden temizler, teni kayganlaştırır ve güzelleştirir. Çin beyaz çayı ise gençleştirici gizemi taşır! Gıda, sağlık ve kozmetikte yeni yeni popüler olmaya başlamıştır. Yaşlanma, kırışıklık ve sarkmalara karşı kullanılmaktadır. Cildi kuvvetlendirici, yeni cilt hücre yetişmeyi destekleyicidir. Çevre ve günlük cilt yıpranmalara karşı cildi koruyucudur. Pürüzsüz ve yumuşak bir deri oluşumunda etkin rol oynar.
Yunanistan: Yunan gençleri, vücutlarını bebe yağı ile ovarak ölü deriyi kumsala bırakırlar. Ve denizde durulanırlar.
Polonya." Balı, bir güzellik ürünü olarak cildi yumuşatmak ve parlatmak için kullanırlar. Bal cildin yorgun ve yıpranmış görüntüsünü alır ve geriye ışıl ışıl bir cilt bırakır.
Brezilya: Brezilyalı kadınların güzellik sırlarıysa Brezilya'nın mükemmel plajlarında saklıdır. Çünkü dünyada en güzel kadınların güneşlendiği yer olarak nam salmış bu plajlarda, kadınlar avuç dolu kumlarla vücutlarını ovarlar ve bol bol güneşlenirler. Kumlar, selüliti gidermekte ya da sülülite karşı cilteki kan dolaşmını hızlandırmakta. Pürüzsüz bir cilte sahip olmak açısından faydası olan bu "kumla ovma"dan esinlenmiş olmalı ki, son zamanlarda, İngiltere'de bazı ticari firmalar tarafından kumların bu özelliğinden faydalanılarak kozmetik ürünleri piyasaya sürülmüş.
Hİndistan: Hindistan'da, her gece yoğurt ve bademden yapılan maskın yapılması zorunludur. On adet badem ezilir ve sonra yoğurtla karıştırılarak cilde sürülür. 25 dakika bekledikten sonra cilt temizlenir.
Avustralya: Avustralya kızları, yalınayak yürümek ve ayak parmağını açan sandallet giymeyi severler. Ayaklarının pürüzsüz olması için avakado ile ovarlar. Avakodo kuru ciltlere yumuşaklık kazandırır.
ispanya: İspanya'da gençler zaman zaman göz kapaklarını dinlendirmek içn patatesten yararlanırlar. Çok ince dilimler halinde kestikleri patatesi, 10 dakika boyunca gözlerde tutarlar.
Jamaika: Karayip Adalarında, soyulmuş muz kabuklarını cilt bakımlarına uygularlar. Güneş yanıklarına karşıda iyi gelen muz kabuklarında, bazı proteinler sayesinde cilde yumuşaklık ve dirilik kazandırmaktadır.
Rusya: Soğuk bir iklime sahip Rusya'da, gençler ciltlerini soğuktan korumak için kaliteli paltolar ve kotlar giymekteler. Ve özelikle sarımsak yağıyla ciltlerini sıklıkla ovarlar. Sarımsak antibiyotik, antiseptik özellikleri ile akneye karşı savaşırken antioksidan özelliği ile de cildi korur ve onarır. Ayrıca sarımsak suyu uçuğa iyi gelmektedir.
Japonya: Japonya'da cilt bakımında kamelya yağı sıklıkla kullanılır. Beyaz kamelya ve fındık yağı cildi nemlendirmek, beslemek, yumuşaklık vermek için kullanırlar. Doğum sonrası oluşan cilt kırışıklıklarını gidermekte ve saçları gürleştirmekte kullanırlar.
Türkiye: Türkiye'de, yeni yeni popüler olan kefir artık doğal güzellikte de kullanılmakta. Bir bakteri kültürü olan kefir, özelikle içerdiği etkin maddeleriyle cilde de faydalı olmaktadır.
İskandinavya: İskandinav kadınları, güzel ciltlerini korumak için saf memba sularından istifade ederler. Her gün en azından 1.5 litre buz gibi memba madensuyuyla, yüzlerine 15-20 kere yıkarlar. Bu ciltlerine canlılık verir. Pahalı losyonlara ihtiyaç duymadan, buz gibi bu memba sularıyla da ciltlerini diri tutabilmekteler


Netten alıntı

| 0 yorum ]


Zaman, cilt dokusu üzerinde yıpranmalara ve yapı bozukluklarına neden olur. Cildin üst katman kıvrımları gözle fark edilir şekilde derinleşir. Üst deri ile alt deri arasındaki sıkı ve bileşik yapı, alt derideki elastik liflerin azalmasıyla gevşemeye başlar. Kolajen lifleri yataylaşır.Cilt, kasların çekme gücüne karşı dayanıksızlaşır.


Mimiklerin neden olduğu kırışıklar, kas kasılmalarına göre dikey olarak derinleşir. Deri altındaki yağ dokularının dağılımı farklılaşır ve cildin yanlamasına esnekliği azalır. Güneşin etkileri bu değişimin daha da vurgulanmasına ve cilt yüzeyindeki boynuzsu katmanın kalınlaşmasına (keratoz) neden olur.Peki hangi egzersizler ile cilt kırışıklılarını azaltabiliriz? İşte ipuçları ve egzersizler:


Alın çizgilerine karşı egzersizler


Başınızı düz tutun. Kollarınızı açın. Ellerinizi bir boneymiş gibi başınıza yerleştirin. Başparmaklarınız kafanızın arkasında birbirine değsin. Diğer parmaklarınız ise başın tepesinde olmalı. Saçınızı arkaya doğru tarıyormuş gibi tüm parmaklarınızın ucunu kıvırarak başınıza kuvvetlice bastırın. Parmaklarınızı geriye doğru atarak bırakın. Bu hareketi 3 kez tekrarlayın.


Sarkmalara karşı egzersizler


Başparmaklarınızı ensenize yerleştirin. Diğer parmaklarınızı göz hizasında şakağınıza dayayın. Parmaklarınızın ucunu kıvırarak, yavaşça başınıza doğru çekin. Parmaklarınız kulağınızın arkasına kadar geldiğinde, başparmaklarınız sıkıca dayalı şekilde beş saniye bekleyin. Parmaklarınızı geriye doğru atarak bırakın. Bu egzersizi üç kez üst üste tekrar edin.


Göz kenarlarındaki ince çizgiler ve kaz ayaklarına karşı


Yüzünüz serbest durumdayken parmaklarınızı bitiştirerek ellerinizi her iki şakağınıza yerleştirin. Dışa doğru yavaşça çekerken göz kapaklarınızın titreştiğini hissedin ve tekrar serbest bırakın.


Göz kapağı sarkmalarına karşı


Gözlerinizi kapatın. İşaret parmağınızı göz kapağınızın içinden dışına doğru kaydırın. Parmaklarınız karşı çıkarken gözlerinizi açmaya çalışın.


Dudak çevresindeki çizgilere karşı


Bu bölgede cildin gevşemesini önlemek için, ellerinizi ağzınızın her iki tarafına yerleştirerek çok hafifçe dışa doğru çekin. Dikkat edilecek nokta, hareketleri yaparken yüzün hiç bir bölgesinde yeni bir kırışık oluşturmamaya çalışmaktır. Ağzınızla “o” yapın. Parmaklarınız direnirken ağzınızı kapatmaya çalışın.


Küçük bir ipucu: mümkün olduğu kadar sık “polis, portakal, porsuk, pürüz” kelimelerini telaffuz edin.


Yüz


Gergin bir görünüm için


Dilinizi damağınıza yapıştırın ve ensenizi arkada bırakmaya çalışırmış gibi yüzünüzü öne doğru uzamaya zorlayın. Aynı şekilde, bir elinizin avucunu çenenize dayayarak, ağzınızı açmaya çalışırken sıkıca bastırabilirsiniz. Basıncı beş saniye uyguladıktan sonra bırakın.


Boyun


Sağlıklı bir boyun ve baş duruşu elde etmek için


Sağ elinizi başınızın sol üst bölümüne yerleştirin. Başınız direnirken elinizle onu sağa doğru çekmeye çalışın. Aynı egzersizi sol elinizle de tekrarlayın.


Çizgilere kozmetik çözümler


Kırışıklık önleyici bakım kremlerinin işlevsel özellikleri içerikleriyle yakından ilgilidir. Bu aktiflerden biri olan retinol, A vitamininin daha saf ve asitsiz hali; yani hafifletilmiş bir türevidir.


Sivilce ve siyah noktalara karşı tedavide özellikle kullanılan bu aktif, üst deri seviyesinde hücresel bölünmeyi ve değişimi hızlandırıp, deri yüzeyinde yenilenmeyi sağlar.


Bir diğer içerik, AHA yani meyve asitleridir. Bu aktif, düşük konsantrasyonlarda, ölü hücreleri yok eder, yumuşak ve taze bir cilt oluşturur. Orta ve yüksek konsantrasyonlarda ise kırışıkların azalması için elastin ve kolajen üretimini uyarır.


Antioksidan özelliğe sahip askorbik asit ile C ve E vitaminleri de bu kremlerde yer alan etkin içeriklerdir. Cildin erken yaşlanmasında çok önemli rol oynayan ve hücrelere saldırarak onların yapılarını bozan serbest radikalleri yok eden bu aktifler aynı zamanda cilde direnç ve canlılık da kazandırır.


Tüm bu aktifler deri üzerinde birikmedikleri sürece son derece etkili ve yararlıdır.

| 0 yorum ]

Toplanın, mutluluğun sırrını veriyorum!
Bir kere şu ortaya çıktı: Para, mutluluk getirmiyor kardeşim! Modern dünya, sadece ’daha zenginlerin’, ’daha az zenginlerden’ biraz daha mesut olduğunu, bu saadetin de ’üstünlük’ hissinden kaynaklandığını ve uzun sürmediğini keşfetti! Psikologlar ’mutluluk’ konusuna takmış durumdalar. Temel ihtiyaçları karşılandığı sürece, daha fazla para ekstra bir mutluluk getirmiyor. Peki kim, niye mutlu oluyor? Time dergisinin son sayısı, birçok bilim adamının bu konuda yaptığı araştırmalardan çıkan ilginç sonuçları konu alıyor.
Mutluluk, bizim sandığımız etkenlerden çoğuyla hiç bağlantılı değil! Para?
Hiç alakası yok! Eğitim? Hiç etkisi yok! Zekâ? Aynı şekilde! Gençlik? Bilakis! Yaşlıların hayattan gençlere göre daha çok zevk aldıkları ve depresyona daha az meyilli oldukları kanıtlanmış! Evlilik? Araştırmalara göre, evli insanlar bekârlara göre biraz daha mutlu olsa da, bunun sebebi zaten mutlu olmaya meyilli insanların evlilikleri daha kolay yürütmesiyle ilgili olabilir! Güneşli havalar? Hayır! Amerika’nın bol yağmurlu bölgelerinde yaşayanların Kaliforniyalılara göre daha depresif olmadığı kanıtlanmış!
ARKADAŞLAR EN İYİ İLAÇ
O zaman insanları mutlu eden ne? Bulgulara göre dini inanç insanların mutluluğunu artıran önemli bir etkenmiş. İnanan insanlar zorluklara karşı daha kolay göğüs geriyor ve daha iyimser oluyorlarmış. Arkadaşlar, mutsuzluğa karşı müthiş bir ilaçmış! Ahbapları, dostları, aileleri ve çevreleriyle daha yakın ve sık ilişki kuran insanlar karamsarlıktan uzak kalmak için en etkili formülü bulmuşlar. Bu arada, mutlu olmak için bir grup psikoloğun kullandığı ’gün inşa etme’ metodundan bahsetmek lazım. Denekler bir gün önce dakika dakika ne yaptıklarını hatırlayıp, bu aktivitenin onların açısından mutluluk düzeyini birden yediye kadar işaretliyorlar. Bu test 900 Teksaslı kadında uygulanıyor. Sonuçlar ilginç... Bu hanımlar için en çok mutluluk veren ilk beş aktivite, seks, arkadaşlarla sosyalleşme, evde yatıp gevşeme, dua etme ve yemek yeme! Bunları spor yapma ve televizyon seyretme takip ediyor!
Tuhaf ama ’çocuklarla ilgilenmek’ listenin en altlarında, ev işinin bir sıra üstünde yer alıyor! Çoğu insanın hayatında mutluluğunun kaynağı olarak gördüğü çocukların, günlük hayatın mutsuzluk sebeplerinden biri olması ilginç! Demek ki, mutlu ettiğini sandığınız her şey mutlu etmiyor! Ancak, günlük hayatta insanı sinirlendiren, geren, mutsuz eden ufak tefek olaylar, hayatın genelinde mutluluk kaynağı olabilirmiş! Sürekli şikayet ettiğiniz stresli işiniz, hayatınızın en önemli rengi olabilir örneğin. Psikologların bu konuyla ilgili edindiği farklı bir bulgu da: "Sonların gücü"! Sözgelimi, sizi çok mutlu eden bir ilişki, son bir haftasında berbat kavgalar ve gözyaşı dolu bir ayrılıkla sonlanıyorsa, bütün hayatınız boyunca o ilişkiyi kötü hatırlıyorsunuz! Bu konu, kolonoskopi yaptıran bir grup insan üzerinde test edilmiş. Biliyorsunuz kolonoskopi, bağırsaklarla ilgili rahatsız edici, biraz acılı bir muayene metodu.
Bir grup hastaya standard kolonoskopi yapılmış. Diğer grupta ise kolonoskopi aleti, muayeneden sonra 60 saniye hareketsiz bırakılmış. Hastalara acı veren bölüm aletin hareketleri olduğu için, uygulama 60 saniye daha uzun sürdüğü halde, muayenenin sonu 60 saniyelik acısız bir zaman dilimiyle bittiği için, ikinci gruptaki hastalar, uygulamayı, ilk gruba göre daha az rahatsız edici bulmuşlar! Peki, herkes mutlu olabilir mi? 1996’da yapılan bir araştırmaya göre, bir insanın hayatından memnun olması, yüzde 50 oranında genetik yapısına bağlı! Genler neşeli, rahat bir kişilik yapısını, stresle başa çıkma kapasitesini, depresyon ve endişeye meyili yönlendiriyor! Eğer bir insan genetik olarak mutluluğa meyilliyse, başına berbat şeyler de gelse, hatta kaza sonucu bir uzvunu bile kaybetse, zaman içinde, eski mutluluk seviyesine ya da ona yakın bir noktaya dönebiliyor!
ÇALIŞ, ŞÜKRET SENİN DE OLSUN
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var: Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak! Şükretmek, hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek, hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek, sadece insanın keyfini yerine getirmekle kalmıyor. Kalifornia Üniversitesi’nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor! İyilik yapmak, sözgelimi düzenli olarak bir huzurevini ziyaret etmek, bir komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak, mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor! Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik. Yaptığınız işi sevip, o işe bütün konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de, mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da böyle. O kadar araştırma, kolonoskopide ekstra 60 saniyeye katlanan denekler (!), yazışmalar, toplantılar, istatistikler... Psikologlar yine bize ana okulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda yazılanları bulmuşlar: Mutlu olmak için çalış, iyilik yap, şükret!
Gülse Birsel

| 2 yorum ]


20060403-lost.jpg


Lost Amerikan yapımı bir dizidir.  1'i Altın Küre ve 6'sı Emmy olmak üzere 28 ödül almıştır. Özellikle karışık senaryosu ve anlatım şekli hayli ilgi toplamıştır.
Uçak kazası ile bir adada mahsur kalan insanların öyküsü anlatılmaktadır. Özellikle her bölümde, bir karakterin geçmişine gidilerek ana senaryo beslenmektedir.
Bu adada mahsur kalan 48 kişi arasında değişik karakterler mevcuttur; bir cerrah, bir iletişim subayı, bir rock yıldızı, bir kanun kaçağı, bir inşaat işçisi, bir dolandırıcı, bir milyoner ve daha birçok enteresan özelliğe sahip insan... Bu insanlar, daha adadaki ilk günlerinde adanın mistik güçlere sahip olduğunu farkederler. Uçak kazasında hayatta kalmayı başarmışlardır, ancak asıl hayatta kalma savaşı şimdi başlamaktadır. Adadakiler, hayatta kalmak için birlik olmanın gerekliliğini henüz çözemeden, bazı kişiler arasında kavgalar çıkmaya başlar. Ama sonradan başlarına gelen trajik olaylar, onları birlik olmaya iten bir sebep olur. Çok geçmeden, adada yalnız olmadıklarını anlarlar. Adaya 16 yıl önce gelmiş birilerinin bıraktığı imdat çağrısını duyarlar. Bütün bu trajik olaylara bir de yeraltına açılan gizemli bir kapı da eklenince, adadakiler için hayat iyice zorlaşır.
Yapımcı/Yazar Damon Lindelof, bir röportajında LOST'u şöyle tarif etmiştir:
Bu dizi, mecazi anlamda yaşamları içinde kaybolmuş, bir uçağa binip, o uçakla bir adaya düşen ve böylelikle gerçek anlamda (fiziksel olarak) da dünya üzerinde kaybolmuş insanları anlatmaktadır. Mecazi anlamda kendilerini keşfedecekleri an, fiziksel anlamda da kendilerini bulabileceklerdir.dizinin bütününe baktığınızda, göreceğiniz şey bu. Herşey bundan ibaret olduğu.
"Lost", Jeffrey Lieber ve J.J. Abrams & Damon Lindelof tarafından yaratılmıştır. Abrams, Lindelof, Bryan Burk, Jack Bender, Jeff Pinkner ve Carlton Cuse yapımcılığında da devam etmiştir. Çekimler abc stüdyolarında yapılmaktadır. 
Dizi, Hawai adalarından biri olan Oahu'da çekilmektedir
  


Amerika'da 22 Eylül 2004 ["abc"] tarihinde başlamış ve 24 bölüm sürmüştür. Oceanic Flight 815 seferini yapan uçağın kaza yapmasını ve kazadan hayatta kalan yolcuların adaya düşmelerini anlatmaktadır. İlerleyen bölümlerde Danielle Rousseau'nun ortaya çıkışı ile adada Others (Diğerleri)nin olduğunu anlarlar. Sezonun ilk bölümü sadece Amerika'da 18.65 milyon kişi tarafından izlenmiştir


 

| 3 yorum ]

Almanya’da gezilecek ilk şehir bence başkent Berlin. Hele modern mimariye merak sarmışsanız unutmayın, Berlin adeta bir mimarlik dergisi gibi. 1989 yılında iki Almanya’yı birbirinden ayıran duvar yıkıldıktan sonra, eski Doğu Berlin’in şehir merkezine yakın hemen her köşesi restore edilmekle kalmadı, pekçok yeni binaya da kavuştu. Berlinale gibi festivallerin düzenlendiği Potsdamer Platz, Potsdam Meydanı ünlü mimarlarin modern binalarıyla çevrelenerek şehir içinde bir şehir haline getirildi.

Sony, Coca Cola, Daimler Crysler gibi büyük firmaların gökdelenlerinin yanısıra alışveriş merkezleri, şık Cafe ve barlar, sinema ve müzelerin bulunduğu Potsdam Meydanının etrafı, Regierungsviertel, yani Türkçesiyle hükümet semti olarak adlandırılıyor. Sadece ünlü Federal Meclis binası Reichstag, tepesine yapılan cam kubbeyle şeffaf bir hale getirilmedi, basbakanlık binası ve bazı bakanlıklar da dünyanın ünlü mimarları tarafından yeni inşa edildi. Bu semt ve yakın çevresinde, Meclis ve parti binalarının yanısıra, çeşitli büyükelçilikler, Eyalet Temsilciler Meclisi, farklı eyaletlerin ve bazı medya kuruluşlarının Berlin temsilcilikleri ile Federal Basın dairesi gibi önemli kurumlar yerleşmişler.

Potsdam Meydanı ve yenilenen çevresi Batı Berlin’in eski alışveriş merkezi olan Kurfürstendamm semtinin yıldızını biraz söndürdü ama Berlin’in sembolü olan “Yıkık Kilise” ve şık mağazaların bulunduğu Kurfürsten Caddesi yine de her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. Çünkü Berlin’in Merkez Garı hala bu semtteki “Zoologischer Garten”.

| 0 yorum ]


 İnsanoğlunun tarihi kadar eski olan ve yeryüzünün değişik bölgelerinde yetişen Sedir Ağacına her zaman dini ve mistik bir anlam yüklenmiştir.Hz. Süleyman, Orta Doğu (Lübnan) sedirini evinin ve mabedinin yapımında özel önem atfeder ve tercih ederdi. Atlantik Sediri (Cedrus Atlantica) Druidler için kutsal bir ağaçtı. Sürekli yanan Zerdüştün ateşini sağlayan sedir ağacı reçinesiydi. Kuzey Amerika’da kırmızı sedir ağacı ( Juniperus Virginiana) yerliler için mukaddes bir ağaçtı. Rusya’da keşişler manastırların bulunduğu yerlere kutsal saydıkları Sibirya Sediri (Pinus Sibirica)ni diker, kozalaklarını ve tohumlarını diğer keşişler vasıtasıyla başka yerlere dikilebilmesi için dağıtırlardı. Halk bu ulu ağaçların kozmik bir enerji biriktirdiğini ve bu enerjiyi etrafına dağıttığına inanmaktaydı. Onun için bu ağaçlara “SES VEREN SEDİRLER” demektedir. Bütün ağaçların kralı(ÇARI) olarak olarak değer ve hürmet edilen bu ağaçların faydalı özellikleri saymakla bitecek gibi değil. Her zaman soğuk ile beraber anılan Sibirya aynı zamanda Dünyanın en büyük ormanına ve en zengin bitki örtüsüne sahiptir. 12,8 milyon kilometre karelik geniş Sibirya Topraklarında 11,400 adet bitki türü tespit edilmiştir. Bunların içerisinde şüphesiz en büyük yer çam ormanlarına aittir.


Sibirya Sediri son derece görkemli bir ağaçtır, 30-45 metre boyunda, 1,5-2 metre çapında, ortalama ömrü 500 yılın üzerinde çok yavaş büyüyen bir tabiat harikasıdır. “Sibirya Cedar Oil” ‘in elde edildiği kozalaklar ise ağaçların en üst kısımlarında, son bir buçuk metresinde yetişirler. Ağaçlar -40 derecelerde üç yılda oluşturdukları olağanüstü değerli tohumlarını adeta başlarının üstünde taşımaktadırlar.
SİBİRYA SEDİR FISTIKLARI (TOHUMLARI) Dünya’da 20’nin üzerinde Çam fıstığı türü vardır( Çin, Kore, ABD, İtalya, Türkiye, İspanya) Ancak bu türlerin hiç birisi Sibirya Sedir Fıstıklarının özelliklerini taşımamaktadır. Sibirya’nın bulunduğu coğrafya ve iklim tohumlara farklı bir özellik katmaktadır. Bu sebeple herhangi bir çam fıstığı veya ürünü Sibirya Sedir Fıstığının yerini tutamaz. Aşağıda ABD Ulusal Gıda Veritabanına göre 100 gram fıstığın besin değerlerine baktığımızda adeta bir labarotuvarda insan vücudunun ihtiyaçlarının belirlenip sunulduğunu düşünmekten kendimizi alamayız “Hastalık veya teşhis ne olursa olsun, Sedir Yağı mutlaka iyi gelir”


Sibirya halkı böyle söylüyor “Doktor” veya “Ağaçların Çarı” dediği Sedir yağı için. Binlerce yıldan beri fıstıkların yağı çıkartılıyor ve kullanılıyor. Bölge yaşayanları çok haksızda sayılmazlar 90-100 yaşına gelmiş insanlar hala kendilerinde odun kesecek enerjiyi bulabiliyorlar. Dünya güreşinin efsane ismi Alexander Karelin (1) bu bölgenin insanıdır. Yaşayanların ciltleri Dünyanın başka bir yerinde görülemeyecek kadar pürüzsüz , parlak ve güzeldir. Sibirya Sedir Fıstığı Yağının insan beslenmesi ve sağlığı ile ilgili özellikleri çok önceden beri bilinmektedir. Daha 16. yüzyılda Rusya, İngiltere ve İsveç’e yağ ihraç ederdi. Rusya Bilimler Akademisi üyesi Dr. Peter Palas 1894 yılında yazdığı bir makalede, Sibirya Sedir Yağının Gastrit ve Ülser, solunum yolu rahatsızlıklarına, yanık ve cilt hastalıklarına iyi geldiğini yazmaktadır. Binlerce yıldan beri Rus tababetinde kullanıldığı bilinen yağ, I Petro zamanında solunum


yolu rahatsızlıkları ile ilgili olarak Rus Sarayında kullandığına dair yazılı kaynaklar mevcuttur.

En son modern bilimsel araştırmalarda, Sibirya halkının yağlarına atfettikleri üstün değeri doğrular görünümündedir. (Sibirya Cedar Oil) Sibirya Sedir Yağı vücudun gerekli vitaminleri , faydalı yağları, amino asitleri, makro ve mikro elementleri, yağda çözümlenen vitamin ve antioxidanları bünyesinde bulundurmaktadır.