| 2 yorum ]

 Tüm dünyada ünlülerin gözdesi olan Esflex egzersizleriyle bir ayda dik göğüslere kavuşabilirsiniz!
Esflex ile Tüm dünyada ünlülerin gözdesi olan Esflex egzersizleriyle sadece bir ayda dik göğüslere ve sıkı kalçalara kavuşabilirsiniz! Özellikle sıkı kaslar ve düzgün bir duruş için geliştirilen eğlenceli bir egzersiz Esflex. Özel aletiyle evde kendi kendize de yapabileceğiniz Esflex egzersiz programını Pozitif Club Fitness Eğitmeni Bülent Cömert hazırladı.
DİK GÖĞÜSLER İÇİN
1.Blok flüt: Bacaklarınızı omuz hizasında açın ve vücut ağırlığınızı topuklarınıza verin. Sırtınızın da dik olmasına özen gösterin. Esflex'i, kollarınız 45 derecelik açı yapacak şekilde, göğüs hizanızda iki elinizle kavrayın. Şimdi Esflex'i öne ve arkaya doğru sallandırın. Hareketi yaparken sırtınızın dik olmasına özen gösterin. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye uygulayın.
2.Tavus kuŞu: Bacaklarınızı omuz hizasında açın. Esflex'i sağ elinizle tuttuktan sonra kolunuzu yere paralel olacak şekilde omuz seviyesine kadar kaldırın. Başparmağınız karşı yönü göstermeli. Esflex'i kalçanızın biraz gerisinde tutarak sağa ve sola doğu sallandırın. Salınım sırasında kollarınız ve kalçanız gergin olmalı. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye yapın.
3.Kelebek: Bacaklarınızı omuz hizasında açın. Sırtınız yine dik olmalı. Esflex'i her iki elinizle vücudunuzun önünde kavradıktan sonra kollarınızı omuz seviyesine kadar kaldırın. Başparmağınız vücudunuzu göstermeli. Esflex'i öne ve arkaya doğru sallayın. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye tekrarlayın.
4.Alçaktan uçan kelebek: Bacaklarınızı omuz hizasında açın. Vücudunuzun önünde, iki elinizle tuttuğunuz Esflex yere paralel olmalı. Sırtınızı gergin halde öne doğru eğin ve dizlerinizi hafifçe bükün. Kalça ve karın kaslarınızı da gergin tutarak Esflex'i aşağıya ve yukarıya doğru hareket ettirin. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye tekrar edin.
5.KIz böceĞİ: Esflex'i yere paralel olacak şekilde her iki elinizle başınızın üstünde rahatça kavrayın. Bacaklarınızı omuz hizasında açın. Sırtınız dik, omuzlarınız baş hizasının gerisinde, kalça ve bacaklarınız da gergin olmalı. Esflex'i yukarıya ve aşağıya doğru sallandırın. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye yapın.
KALÇA EGZERSİZLERİ
1.Terazi: Esflex'i sağ elinizle göğüs hizasında tutun. Sırtınızın dik olmasına özen gösterin. Kalça kaslarınızı da sıkın. Şimdi sol bacağınızı kontrollü bir şekilde geriye doğru uzatın. Esflex'i sağ elinizle öne ve arkaya doğru sallandırın. Hareketi uygularken bacaklarınız da gergin olmalı. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye uygulayın.
2 Derİn terazi: Emekleme pozisyonu alın. Sırtınızın gergin olmasına dikkat edin. Bir elinizi zemine dayayarak yerden destek alın. Kalça, bacak ve karın kaslarınızı sıkın. Diğer elinizle tuttuğunuz Esflex'i öne ve arkaya doğru sallandırın.
3 set halinde 30'ar saniye yapın.
3.Çatal: Yan dönerek yere uzanın ve 45 derecelik açı yapacak şekilde büktüğünüz sağ kolunuzdan destek alın. Dirseğiniz omuz altına gelmeli ve eliniz öne doğru bakmalı. Altta kalan bacağınızı dizinizden bükerken, üstteki bacağınızı ise gergin halde uzatın. Sağ elinizle kavradığınız Esflex'i öne ve arkaya doğru sallandırın. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye tekrarlayın.
4.Kök: Yere sırt üstü uzanın. Sağ bacağınızı dizinizden bükerken, gergin halde tuttuğunuz sol bacağınızı yukarıya doğru uzatın. Hareketi uygularken kalça kaslarınızı kasmayı da ihmal etmeyin. Esflex'i her iki elinizle başparmaklarınız arka tarafı gösterecek şekilde kavradıktan sonra yukarıya ve aşağıya doğru sallandırın. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye uygulayın.
5.Makas: Yan dönerek zemine uzanın ve 45 derecelik açı yaparak büktüğünüz sağ kolunuzdan destek alın. Bu pozisyonu alırken sadece el, dirsek ve altta kalan ayağınızın yan bölümü yere temas etmeli. Üstteki bacağınızı gergin halde yukarıya doğru uzatın. Üstte kalan elinizle Esflex'i tutun ve başparmağınız ön tarafı gösterecek şekilde yukarıya doğru uzatın. Şimdi Esflex'i yukarıya ve aşağıya doğru sallandırın. Egzersizi 3 set halinde 30'ar saniye tekrarlayın.

| 0 yorum ]

 Tarkan'ın imajını değiştirip farklı bir sound'la hayranlarının karşısına çıktığı "Metamorfoz" albümündeki şarkılarda, 30'a yakın atasözü ve deyim yer alıyor.
DEĞİŞİM YERİNE KALIPLAR VAR
Tarkan'ın "Değişim, dönüşüm" anlamına gelen yeni albümü "Metamorfoz", hayranlarını şaşırttı. Çünkü albümdeki şarkıların sözleri, büyük oranda deyim ve atasözlerinden oluşuyor. "Ateş düştüğü yeri yakar", "Söz gümüşse, sükut altındır", "Rüzgar eken, fırtına biçer", "Kendi düşen ağlamaz" gibi 30'a yakın atasözü ve çok sayıda deyim, ilk dakikalarda kulaklara çalınıyor.
KLİŞE SÖZ ENFLASYONU
Diğer yandan şarkıların birçoğunda da "Bir damlayım okyanusta", "Kum tanesiyim kıyında", "Yokluğun ölümden beter", "Derbeder haldeyim" gibi klişe söz enflasyonu yaşanıyor. Tarkan'ın önceki albümlerinde kullandığı "Dudu Dudu", "Kuzu Kuzu" gibi vazgeçilmez ikilemelerinden yine vazgeçmediği ise yeni albümdeki "Pare Pare" ve "Hop Hop" şarkılarından anlaşılıyor.
İŞTE O SÖZLER
* Pireyi deve yaptı
* Ateşe bile körükle gidiyor
* Sen sen ol kalp kırma
* Mangalda kül bırakmıyor
* Eden bulur sonunda
* Yarama tuz biber ekme
* Bir elin yağda bir elin balda
* Al elmaya taş atan çok olur
* Elini veren kolunu kaptırıyor
* Kendi kuyusunu kazıyor
* Burnu kaf dağında
* Saman alevi gibi
 

| 1 yorum ]



ABD'Lİ oyuncu Angelina Jolie, damarlarının yoğun bir şekilde çıkmasından ötürü havyar içerikli bir krem kullanıyor.
Havyarlı kremi ellerine ve damarlarının çok göründüğü kollarına süren Angelina, bu durumundan şikayetçi. Hollywood'un en çok para kazanan aktrislerinden olan oyuncu, La Prairie markasının havyar içerikli 90 dakikalık kur kremine güveniyor. Kremin bir kurluk kullanımı ise 200 sterlin (470 YTL). Yüksek yağ ve protein içeren havyar, damarları sıkıştırıyor, çirkin görünümü engelliyor.

| 0 yorum ]

 PARLAK SAÇLAR İÇİN


Saçlarınızın çok kuru olduğundan yakınıyor, daha parlak görünmesini mi istiyorsunuz? İşte işe yarayacak bazı öneriler: Bir muzu iyice ezin. Bir çay kaşığı bademyağıyla karıştırıp saçınızın diplerinden başlayarak uygulayın. 20 dakika beklettikten sonra durulayın. Bir diğer öneri: 1 yumurtayı, 1 çorba kaşığı sirkeyi, 2 çorba kaşığı bitkisel yağı karıştırın çırpın. Bu karışımı baş derinize ovarak iyice yedirin. Saçlarınızı tarayarak bütün karışımın saçlarınıza eşit yayılmasını sağlayın. 15 dakika böyle bekledikten sonra saçlarınızı yıkayarak durulayın.

SALATALIKLA CANLANIN Salatalık ile cildinizi canlandırmaya ne dersiniz? A, B ve C vitaminleri ile fosfor, potasyum, demir, magnezyum ve gençlik iksiri olarak tanımlanan selenyum deposu salatalık, her türlü cilt sorununa iyi geliyor. Susuzluğu giderici özelliği ile cildin nem oranını dengeliyor. Canlandırıcı ve yumuşatıcı etkisi nedeniyle kozmetik ürünlerinin vazgeçilmez besinlerinden biri. Cildiniz için her gün 1 salatalık yiyin. Ayrıca salatalığın kabuğunu biraz kalın soyup yüzünüze sürün, cildinizde ani canlanma ve yumuşama etkisini hissedeceksiniz.

İYİ BİR UYKU ÇEKİN Cildimiz kendini onararak yenilenmek ve beslenmek için organizmanın derin uyku halini, yani geceyi bekler. Cilt, gece yarısından sonra hormonlar tarafından daha iyi sulanır; kılcal kan dolaşımı da aynı şekilde bu dönemde canlanır. Cildin uygulanan ürünlerden en yoğun olarak yararlandığı saatler ise sabahın dördüdür. Gecenin cildimize sunduğu en büyük hizmet sakinleşmektir. Yani gün boyunca kendisini güneşe, rüzgara karşı savunurken, yaptığı strese bağlı ya da mimiklerle ilgili kırışmaların asıl nedeni olan adale kasılmaları gece boyunca sakinleştiğinde ortadan kalkar ve cilt rahatlar.

KIRIŞIKLIKLARA MEYVE Bilim adamları, güneş ışınlarından meydana gelen cilt kırışıklıklarının yiyeceklerle de ilgisi olduğunu açıkladı. Araştırmacılar; sebze, baklagiller, zeytinyağı ve bazı meyvelerin, güneş ışınlarının olumsuz etkisine karşı cildi koruduğunu belirtiyor. Cildi güneş ışınlarının etkisinden koruyan diğer anti-kanserojen besinler ise balık, erik, elma ve çay. Öte yandan ciltte kırışıklıkların, et, sütlü besinler, şeker, tereyağı ve margarin tüketenlerde daha fazla meydana geldiği gözlendi.

BALLI DUDAKLAR Bal, içeriğindeki vitamin mineral, antioksidan ve aminoasitlerle değerli bir besin maddesi olmasının yanı sıra, tedavi edici özelliklere sahip. İşte çatlayan dudaklar için tedavi edici bir dudak parlatıcısı: 1 fincan tatlı badem yağını ve yarım fincan balmumunu, mikrodalga fırında balmumu eriyene kadar tutun. 2 kaşık balı ilave edip karıştırın. Soğumaya bırakın. Karışımı kapaklı minik kaplara döküp kullanın.

KURU CİLDE GÜL Yağlı cilt kadar kuru cilt de sorun yaratır. Özellikle soğuk aylarda kuru cilt yeteri kadar beslenmezse, çatlaklar ve tahrişlere açık hale gelir. Kuru bir cildiniz olduğundan yakınıyorsanız gülden yararlanabilirsiniz. Gül suyu ve gül yağı kozmetikte de oldukça yaygın olarak kullanılıyor. Üç damla gül yağını, üç damla lavanta yağı ile karıştırarak cildinize sürün. Cildinizin bir anda gerginlikten kurtulduğunu hissedeceksiniz.

| 0 yorum ]

 Tom Cruise ve Katie Holmes'ün kızları Suri, Scientology tarikatı yüzünden çocukluğunu yapayalnız geçiriyor. 18 aylık Suri'nin, tarikat kuralları nedeniyle tek bir arkadaşı bile yok!

Tom Cruise-Katie Holmes çifti, 18 aylık kızları Suri'yi, Cruise'un üyesi olduğu Scientology tarikatının kurallarına göre büyütüyor. Bu doğrultuda; minik kıza sınırsız bir özgürlük tanıyan ve ne yaparsa yapsın onu azarlamayan ünlü çift, pedagogların eleştirilerine maruz kalıyor.

ŞIMARIK YETİŞTİRİLİYOR

Boyu sadece 70 santim olan Suri, tıpkı geçtiğimiz günlerde Forbes dergisi tarafından dünyanın en güçlü 8. adamı seçilen babası gibi burnundan kıl aldırmıyor! Canının istemediği yemekleri yemiyor, günde en az 15 saat uyuması gerekiyor ancak o sabahın ilk ışıklarına kadar ayakta kalıyor. Annesi ve babası iş görüşmelerine giderken bile onu yanlarında götürüyor. İstediği bir şey yapılmadığında hemen bağırmaya ya da ağlamaya başlıyor.

MANEVİ YOKLUK İÇİNDE Son derece pahalı kıyafetlerden oluşan bir gardırobu olan Suri'nin, baştan sona oyuncaklarla dolu dev bir oyun odası da var. Ancak bu odanın kapısını ailesinden ve 24 saat etrafında dolaşan iki dadısından başka kimse çalmıyor. Scientology tarikatından olan bu iki dadı, minik kızın yaşıtlarıyla arkadaşlık etmesine kesinlikle izin vermiyor. Suri'nin maddi açıdan bolluk manevi açıdan ise yokluk içinde yüzdüğünü belirten pedagoglar, "Arkadaşsız büyüyen Suri hayatı boyunca hem duygularını, hem de sahip olduklarını başkalarıyla paylaşmayı beceremeyecek" diye konuşuyor.

| 0 yorum ]



Atalarımızın çağlar boyu tükettikleri gıdalar arasında yer alan bir tür süt içeceği olan "kefir"i şimdi marketlerden temin edebilirsiniz...
Kefirin İnsan Sağlığı Üzerine Bilinen Etkileri
* Bebeklikten ergenliğe kadar; kemiklerin ve dişlerin oluşumu ile sağlıklı dokuların ve kasların gelişimini olumlu etkiler.
* Vücudun gelişmesi için gerekli olan vitamin, mineral ve protein desteğini sağlar
* Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için mikrobik enfeksiyonlara karşı direnci arttırır. * Aşırı çikolata, şeker ve sakız tüketen çocukların sağlık risklerini azaltır. * Diş çürüklerini önler.
* Şekerin özümlenmesini sağlar ve şekeri enerjiye dönüştürür
* İştah açar ve beslenmeye güçlü destek oluşturur.
* Asabi hastalıklarda rahatlatıcı görevi görür.
* İshale ve kabızlığa karşı etkindir.
* Kansızlığı önler ve kan bozukluğunu giderir.Tırnakların sağlıklı kalmasını sağlar. * Görme yeteneğini güçlendirir.
* Kesiklerin ve yaraların hızla iyileşmesini sağlar
* Zekâ gelişimine önemli katkı ve zihinsel aktiflik sağlar.
* Astım ve alerjiye karşı direnç oluşturur.
* Çocukların büyümesinde doğal koruma ve güvenli beslenme sağlayan nefis bir süt içeceğidir.
* Büyümeye güçlü destek sağlar.
* Boy uzamasına ve sağlıklı gelişime yardımcı olur.
* Ergenlik dönemine pozitif etkinlik katar.
* Hormon dengesinin kuruluşuna yardımcı olur.
* İhtiyaç duyulan enerji için mükemmel destek verir
* Zihinsel ve fiziksel gelişime benzersiz katkı sağlar.
* Beyin hücrelerini aktifleştirir ve beyinsel dinamizmi arttırır.
* Aşırı şişmanlamaya veya zayıflamaya karşı frenleyici görev üstlenir.
* Sindirim sistemini inşa eder ve tam beslenme sağlar.
* Sindirim esnasında protein sentezine olumlu yardım eder.
* Bağırsak florasını inşa eder
* Böbrek fonksiyonlarını düzenler.
* Vitamin ve mineraller arasında işbirlikçi yapısıyla simbiotik çimento görevi görür
* Cilt güzelliğine ve parlaklığına olumlu etkiler yapar.
* Ciltteki yağlanmayı ve kepeklenmeyi önler. Saçları kuvvetlendirir.


* Yanıkların hızlı iyileşmesini sağlar.
* Dokuları tamir eder.
* Vücudun sıvı dengesini optimum seviyede tutar.
* DNA sentezini ve yenilenmesini olumlu etkiler.
* Hücrelerin oksijen almasında etkili görev üstlenir
* Gençlik döneminin etkin, enerjik ve aktif bir dönem olmasında unutulmaz bir partnerdir.
* Gençlik ve dinçlik duygusunun sürekliliğini sağlar
* Yorgunluk ve strese karşı koruyucu bir kalkandır.
* Cinsel fonksiyonların devamlılığında aktiflik kazandırır.
* Vücudun bütün organlarının uyumlu ve senkronize çalışmasını düzenler. * Damar sertliğini ve kalp krizi riskini önler.
* Uykusuzluğu giderir. Spor yapanlar için enerji deposudur.
* Ferahlatıcı hoş kukusu ve benzersiz tadıyla rahatlık verir, dinlendirir ve gevşetir.
* Yemeklerde keyfinize keyif katar.
* Hazmı kolaylaştırır
* Diyet yapanlar için en ideal içecektir.
* Kilo aldırmaz ve beslenme sentezi oluşturur.
* Kemoterapi tedavisi sürerken vücudun güçlü kalmasını ve beslenmenin devamlılığını sağlar.
* Kas kasılmalarını ve krampları önler.
* Selülitlere karşı etkindir.
* Yağ dokularını çözümleyici fonksiyon içerir.
* Sindirim sistemindeki trafiği düzenler.

* Birçok hastalığın oluşumunu ilk başlangıçtan itibaren hemen önler.
* Başta üreme hormonları östrojen, progesteron, testesteron olmak üzere kortizon, ensülin, trioid, serotonin ve adrenal hormonları üzerine olumlu etkiler yapar.
* Mide asitleri ile salgıların düzenli ve verimli üretilmesine katkıda bulunur.
* Alkol alanlar açısından kaybolan vitaminlerin geri alımında tam bir takviye sağlar.
* Zehirlenmelere karşı kanı temizler.
* Vücuda giren siyanürü etkisizleştirir.
* Saç dökülmesini azaltır.
söktürücü ilaç alanlara yardımcı olur.
* Antibiyotik ilaçlar vücuttaki tüm vitaminleri ve bakterileri öldürdüğünden; doğal savunma ve savaş ordularını kurarak doğal antibiyotik görevi üstlenir.
* Sinir sistemini sürekli reorganize ettiğinden çelik gibi güçlü yapı oluşturarak sakinlik ve rahatlık verir
* Antioksidan özellikleri ile hücre yenilenmesine katkı sağlar.
* Menopoz dönemindeki riskleri azaltır.
* Aşırı yıpranmayı ve yaşlanmayı yavaşlatır.
* Damar sertliğini engeller.
* Uzun ve sağlıklı bir ömür trendine yönelik metabolizmanın mimarıdır. Kemiklerin ve kasların güçlü kalmasına destek sağlar.
* Osteoporoz ve Alzheimer hastalığına karşı direnç oluşturur
* Prostat ve bağırsak kanseri başta olmak üzere birçok kanseri önleyici etkisi olduğu bilinmektedir.
* Adale kasılmaları ile felce karşı etkindir.
* Ellerdeki titremeler ile bellek zayıflığını ve dikkat azalmasını önler.
* Kronik güçsüzlüğe karşı kuvveti arttırır.
* Sinir iltihaplarına bağlı olarak el ve ayaklardaki uyuşma ile karıncalanmaları
azaltır.
* Görme zayıflığını ve katarakt oluşumunu engeller.
* Serbest radikallerin, ağır metallerin ve zehirli gazların vücuttaki olumsuz etkilerini azaltır.
* Kronik depresyona karşı olumlu iyileştirmeler yapar.
* Genç yaşlanmayı sistemize eder.
* Mutlu bir yaşlılık dönemi için vazgeçilmez doğal bir dosttur.

| 0 yorum ]

 İngiliz beslenme uzmanı Norah Lane’in ‘13 Dakika’ diyeti, aç kalmadan kilo vermek isteyenlerin gözdesi olacağa benziyor. Diyetin püf noktası, ana öğünler dışında, her 13 dakikada bir küçük şeyler atıştırarak metabolizmanın canlı tutulması

Böylece metabolizma, hiç durmadan sindirme faaliyetine devam ediyor ve yağ yakıyor. Bu diyetle bir ayda 2 kiloya kadar zayıflanabileceğini söyleyen Norah Lane, ‘Yağ yakmak için metabolizmayı hızlandırmak gerekir. Devamlı bir şeyler yendiğinde metabolizma bunları sindirmek için daha hızlı çalışacak ve yağ yakacaktır. Ancak ana öğünler dışında yediklerimizin kalorili şeyler olmaması gerekiyor. Örneğin pişmemiş sebze, bir kaşık yağsız peynir olabilir’ diyor

| 1 yorum ]

 İşte size bebek gibi bir yüze sahip olmanın yolları. Evde kolayca bulabileceğiniz malzemelerle hazırlayabileceğiniz bu karışımları deneyerek farkı görebilirsiniz.
Yüz için nemlendirici maske
Malzemeler: Yumurta sarısı + süt

Hazırlanışı: Bir kapta yumurta sarısı ve bir kaşık sütü karıştırın. Bu karışımı yüzünüze yayın, üzerini ince bir bezle örterek on beş dakika bekleyin. Ardından kağıt mendille silerek temizleyin. Daha sonra sırasıyla, ılık ve soğuk suyla yüzünüzü yıkayın.
Ne işe yarıyor: Kuru ve nemsiz bir cildiniz varsa bu maske sizin için birebir. İçinde bulunan yumurta sarısı cildinizi beslerken, süt nemlendirecek, yumuşaklık verecek ve sıkılaştıracak.
Ne zaman kullanmalı: Bu maskeyi haftada bir kez uygulamak yeterli. Siyah noktaların sonu geliyor
Malzemeler: Limon suyu + yoğurt
Hazırlanışı: Bir kase yoğurda bir limonun suyunu karıştırın. Bu karışımı, gözlerinize gelmemesine dikkat ederek yüzünüze yayın ve 15 dakika bekleyin. Yüzünüzde kuruyan maskeyi ılık suyla yıkayarak çıkarın.
Ne işe yarıyor: Limon suyu cildi dezenfekte eder, sivilceleri kurutur ve siyah noktaların kaybolmasına yardımcı olur. Yoğurt ise cildi besler, nemlendirir ve yağ miktarını dengeler.
Ne zaman kullanmalı: Bu maske haftada bir kez uygulanabilir.
Sivilceler için karnıbahar
Malzemeler:
Karnıbahar + Zeytinyağı
Hazırlanışı: Sekiz adet karnıbahar yaprağını iki kaşık zeytinyağı ile beraber mikserden geçirin. Karışımı, problemli bölgeler üzerinde daha yoğun olacak şekilde yüzünüze yayın, on dakika bekleyin ve yüzünü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor: Karnıbahar yapraklarının temizleyici fonksiyonu vardır.
Ne zaman kullanılmalı: Haftada bir ya da iki kez.
Kırışıklara karşı maske
Malzemeler: Kaymak + Elma

Hazırlanışı: Bu maskeyi hazırlamak için soyulmuş bir elma ve üç kaşık kaymağı mikserle bir kaç dakika karıştırmanız yeterli. Karışımı cildinize yaydıktan sonra temiz bir bezle yüzünüzü kapatın. Yaklaşık on dakika bekledikten sonra maskeyi silin ve yüzünüzü ılık suyla temizleyin.
Ne işe yarıyor: Kaymak cildi yumuşatır, nemlendirir ve cilde elastikiyet kazandırır. Kırışıklara karşı da etkilidir. Elma ise cildin diri kalması için önemli etken. Ne zaman kullanmalı: Haftada bir kez.
Yağlı ciltler için
Malzemeler: Bal + süt + limon suyu
Hazırlanışı: Bir fincan içinde bir kaşık balı, bir kaşık limon suyunu ve kıvamın koyuluğunu bozmayacak miktarda sütü karıştırın. Karışımı yüzünüze ve boynunuza yayın ve hafifçe kuruyana kadar bekleyin. Maskeyi nemli bir sünger yardımıyla silerek temizleyin.
Ne işe yarıyor: Bal cildi yumuşatır ve limon suyunda bulunan aktif maddelerin daha iyi emilmesini sağlar. Bu maddeler de cildin yağ salgısını dengeler, fazla yağ salgısı sonucu oluşabilecek sivilceleri önler.
Ne zaman kullanılmalı: İhtiyaca göre 10 - 15 günde bir
tekrarlayabilirsiniz

| 0 yorum ]

 Ergenlik çağına giren gençlerin sivilcileri ile barışık yaşamaları gerekiyor. Ama sivilcesiz bir hayat da mümkün. Farklı türdeki sivilcelerin tedavisi için pek çok seçenek var.
Ergenlik çağına giren gençlerin ortak sorunu sivilcelerdir. Ergenliğin doğal sonuçlarından biri olan sivilcelerin önüne geçebilmek için doğru bakımı uygulamak ve akneleri sıkmamak gerekiyor.


Sivilce nedir? Nasıl oluşur?
'Sivilce' adıyla bildiğimiz akne, en sık rastlanan cilt problemlerindendir. Tüm populasyonun yüzde 60’ının hayatının bir döneminde akne görülebilir. Bunların yüzde 5’i ise tedaviye dirençli ya da zor tedavi edilebilen akne olabilir. Akne, derimizde bulunan yaÇ bezlerinin bir hastalığıdır. Normalde, bu bezlerin salgıladığı yağın deri yüzeyine çıkarak atılması gerekir. Ancak ergenlik döneminde yağ bezi daha fazla yağ salgılar. Bu yağın deri yüzeyine geçişini sağlayan kanal da yoğunlaşmış bir yağ kütlesi nedeniyle tıkanır.
Neden bazı ciltlerde daha fazla olur?
Yağlı ciltlerde ve kalıtımsal olarak bazı bireylerde akne eğilimi artar.
Ergenlikte sivilcelerin ne kadarını normal saymalı, hangi koşullarda bir uzmana başvurmalı?
Akne, ister hafif ister ciddi olsun mutlaka hekimin vereceği bilgiler doğrultusunda kontrollü biçimde tedavi edilmelidir. Unutmayın ki tedavi edilemeyecek akne yoktur. Ancak farklı türde ve şiddette aknenin tedavisi için farklı seçenekler vardır ve tedavinin başarılı olabilmesi için uygun olanının seçilmesi esastır. Bu nedenle hekiminizin önerilerine sıkı sıkıya uymak gerekir.
Sivilceleri engellemek için ergenlerin yapabilecekleri bir şeyler var mı?
Cilt temizliği başta gelen unsurdur. Hatalı kozmetik ürünlerden kaçınmak, deri tipine uygun kozmetik seçimi önemlidir.
Sivilceyi koparmayın
Sivilceler bir kere çıktıktan sonra gençler nelere dikkat etmeli?
Günde iki kez su ve uygun ürünle yüz yıkamaya dikkat etmek, yüz kozmetiklerinin seçimine dikkat etmek, sivilceyi koparmaktan kaçınmak, uygun güneş ürünlerini kullanmak gerekir.
Depresyona yol açabilir
Aileye düşen görevler nelerdir?
Çocuklarının tedavi protokollerine uyumunu sağlamak, şiddetli akne olgularında yüzde 10 depresyon eğilimi gözlenebildiğinden psikolojik destek vermek, sivilcelerle oynamanın engellenmesi ailelere düşen görevlerdir.

HABER7

| 2 yorum ]

 Giderek artan panik atak hastalığı konusunda tıp dünyası bir kara kutuyu daha açtı: Bir zamanların çapkın adamlarının, bugün panik atak vakaları...
Aldatma panik atağı tetikleyen bir durum mudur?

Klinik deneyimlerimiz bu sonucu doğruladı. Çapkın erkek panik atak hastalığının en güçlü adayı. Aldatmayla ilgili kendini suçlasa da yine de bu eylemi yapmaktan vazgeçemeyen erkeklerde de panik atak çok hızlı gelişebiliyor. Bu durumda beynin hipotalamus bölgesi yanlış alarm veriyor. Onun aşırı duyarlılığı genetik yatkınlığı olan kişilerde panik atak hastalığının oluşmasını hızlandırıyor. Ailesinin dağılmasından korktuğu halde eşini aldatan erkeklerde, hayatlarının olmadık bir döneminde panik atak gözleniyor. Aldatmayı kültür olarak onaylayan toplumlarda ise panik atağa daha az rastlanıyor. Öte yandan, aldatılmayı düşünmek bile bazen bilinçaltında panik atağa yol açabiliyor. Kişinin rüyasında aldatıldığını görmesi bile, panik atak geçirmesine sebep olabiliyor.
Kadınlar dikkat!
Aldatan kadınlarda da panik atak gözleniyor mu?
Bu konuda kadın erkek ayrımı yapmak istemiyorum. Ancak hastalığın kadınlarda erkeklerden 2-3 kat daha fazla gözlendiğini söyleyebilirim. Kadınların kendilerini suçlama eğilimleri daha fazla olduğundan, aldatan kadınlarda depresyona çok fazla rastlıyoruz. Hastalıkta kadınlarında kişilik ve karakter yapısı yine çok önemli. Erkeklerde bedensel algıyı düzenleyen alan daha duyarlı iken, kadınlarda duygusal algı alanı daha hassas olduğundan, hastalıktan etkilenme dereceleri aynı oranda fazla oluyor.
Panik atağın 'geliyorum' diyen sinyalleri var mı?
Sık sık nefes darlığı hissetme, çarpıntı, el titremesi ilk belirtiler arasındadır. Kaygıyı bedensel yaşayan kişilerde heyecan, üşüme, titreme ve mide sorunları da hastalıkla ilgili ilk sinyaller olabilir. Sigarayı aniden bırakan kişilerin bedensel anlamda aşırı tepkiler vermeleri de panik atak göstergesi olabilir. Yüzlerinde sivilce çıktığında "Eyvah kanser mi oldum?" diyenler ya da vücutları uyuştuğunda hemen felç olduklarını düşünenlerde panik atağa rastlanma riski fazladır. Kontrol edilemeyen stres sonrası kişi panik atak için aday haline gelir. Heyecanlı kişilerde de aynı risk vardır. Bu belirtiler sık görülüyorsa bir müddet sonra panik atağa dönüşür.
Yüksek kaygı tetikliyor
Panik atak Büyükşehir veya elit kesim hastalığı mıdır?
Modern yaşamda yaşam standartları yüksek, hayatı seven, hastalanırsa kaybedecek şeyleri çok olan kişilerde bu hastalığa daha sık rastlanır. Bedenlerini çok seven kişiler ve sağlık kaygısı yüksek olanlar da risk grubundadır. Ölümden korkan kişilerde de çok görülür. Hastalık kişinin hayattan beklentisi derecesinde kişiyi etkiler. Büyükşehir’de yaşayanların ya da elit kişilerin, hayatta kaybetmek istemedikleri maddi-manevi birçok şey vardır. Bunları kaybetmekten korkan kişilerde kaygı daha yüksek olur. Fiziksel en ufak bir belirti başladığında ise, bu kişiler hemen atak yaşadıklarını zannederler.
Panik atak insanların birbirlerine söylemeleriyle yayılan moda bir hastalık mıdır?
Kişiler "Depresyondayım" demek yerine "Panik atak oldum" demeyi tercih ediyor. Daha çok entelektüel düzeyi yüksek grupta gözlendiğinden, kişiler kendilerini bu şekilde ifade etmeyi seçiyor. Bu, aşırı hareketli çocukların ebeveynlerinin çocuklarını hiperaktif diye tanımlamalarına benziyor. Hastalık sosyal yaşamı da çok fazla etkilemediğinden diğer kişilerce pozitif algılanabiliyor. Modern hayatın hızlı yaşamı bu hastalığı daha kabul edilebilir görüyor. Bu sayede de insanlar, panik atak olduklarını çevreleriyle çok rahat bir biçimde paylaşabiliyor.

| 0 yorum ]

 Bu yiyeceklerle hem aç kalmadan kilo veriyor, hem de kendinizi sürekli tok hissediyorsunuz
1. Karnabaharı ve brokoliyi hafifçe haşlayıp yoğurtla tatlandırın. Bu karışım lif açısından zengin olduğundan sizi uzun süre tok tutar.
2. Salatalığı iyice yıkayın ve kabuklarıyla birlikte ince dilimler halinde kesip üzerine bol bol dereotu serpin. Bu sebzenin kalorisi yok denilecek kadar az ve oldukça tok tutucudur.
3. Tatlı olarak 250 gr. mor eriği biraz tarçınla haşlayın. Bu meyve früktoz açısından oldukça zengin olmakla birlikte tatlı ihtiyacınızı da karşılayacaktır.
4. Albümin iştahı kapatır. Bir porsiyon yeşil fasulyeyi 20 dakika suda haşlayıp sirke, karabiber ve biraz tuzla tatlandırın. İsterseniz yağsız krema da katabilirsiniz.
5. 200 gr. ananası incecik doğrayın ve süzgeçten geçirin. İçine 100 gr. kefir ve taze nane ekleyin. Ananasın içindeki enzimler, protein sindirimini hızlandırdığından oldukça doyurucudur. Ayrıca selülit oluşumunu da engeller.
6. Kendinize yeşil salata, uskumru veya ton balığı, kivi ve portakaldan oluşan bir ziyafet hazırlayın. Balığın içeriğindeki İyot, tiroit bezinin İşlevlerini hızlandırdığından açlık hissi giderilir.
7. Öğünler arasında acıktığınızda kuru erik yiyin. Kuru erik kan şekerinin düşmesini engeller. Ancak fazla abartmayın. Çünkü bir kuru erikte 8 kalori var.
8. Haftada iki yumurta yiyin. Çünkü yumurtada bol miktarda triptofan var. Bu da neşenizin yerine gelmesini sağlar.
9. Enerjisiz kalmak için 1 demet maydanozu blenderden geçirip sebze suyla karıştırın. Bir-iki damla acı biber sosu ekleyin ve bunu bir güzel için. Bu içeceğin içindeki C vitamini ve bitkisel maddeler yağ yıkımını kolaylaştırır.
10. Kırmızı elmayı ince dilimler halinde kesip 1 çay kaşığı kıyılmış ceviz ve yarım çay kaşığı yonca balıyla karıştırın. Bu karışımın içeriğindeki değerli lifler hem doyurucu hem de bağırsakları çalıştırıcı etki gösterir.
11. Yağsız kaşarı ince ince dilimleyin ve siyah zeytin ile süsleyin. Üzerine 1 yemek kaşığı sirke dökün. Bu, birkaç saat için açlığınızı giderecektir. 12. Karaciğerlerinizi çalıştırmak için 10 adet enginar kökünü, içine 1 doğranmış soğan, karabiber tanesi ve yarım limon katılmış suda haşlayın. Daha sonra 1 çay kaşığı bal, iki sap kekik ve biraz limon suyunu kaynatın. Enginar köklerini süzün ve hazırlamış olduğunuz karışımın İçinde biraz pişirip çıkarın

| 1 yorum ]

 Stresin kilo aldırdığını saptayan bilim adamları, bu bilgiden yararlanarak göbekteki yağ oranını düşürüp vücudu şekillendiren bir ilaç geliştirdi.
ABD'li bilim adamları, istenmeyen vücut yağlarını ameliyata gerek olmadan ortadan kaldıran bir ilaç geliştirdi. Özellikle göbek civarında biriken yağları eriten ilaç, enjeksiyon yoluyla vücuda veriliyor ve bu bölgedeki yağ oranını yüzde 40 düşürüyor. İlaç obeziteyi durdurmasa da vücut hatlarını yeniden şekillendiriyor. Stres baş faktör Washington'daki Georgetown Üniversitesi'nden bilim adamları söz konusu ilacı, bir "stres-obezite" deneyi sonucu geliştirdi. "Stres altındaki farelerin, stressiz farelerle aynı kaloriyi almalarına" karşın kilo aldığını gözlemleyen uzmanlar bundan vücudun kendi ürettiği Y2R adlı kimyasalın sorumlu olduğunu keşfetti. Y2R'Yİ bloke eden bir ilaç verilen stres altındaki farelerin göbek yağları yüzde 40 oranında azaldı. Buluşla ilgili olarak konuşan plastik cerrah Stephen Baker da "Bu ilaç istediğiniz her şeyi yiyip sonra film yıldızı gibi olmayı garanti etmiyor ama daha sağlıklı olmanıza yardımcı oluyor" dedi.

HÜRRİYET

| 1 yorum ]


 Mor ve Ötesi, 2008 yılında Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etmek için TRT'den teklif aldıklarını doğruladı
ROCK Müziği'nin önemli gruplarından Mor ve Ötesi, 2008 yılında Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil etmek için TRT'den teklif aldıklarını doğruladı. Grup, TRT ile resmi olarak anlaşmadıklarını fakat temaslarının devam ettiğini belirtti. Grup üyeleri adına açıklama yapan menajeri, "Şu an resmi bir anlaşma yapmadığımız için bunu açıklamaktan kaçındık. Fakat TRT yetkilileri ile görüşmelerimiz devam ediyor. Şu an birkaç konu üzerinde konuşuyoruz. Haftaya sonuç ortaya çıkacak ve bir anlaşma olması durumunda bunu kamuoyuna bildireceğiz" dedi.


Kelebek

| 0 yorum ]

 Doğal bitkilerle istenmeyen vücut kokusunu önleyebilirsiniz.
Çoğu vücut kokusunu gidericiler kokuyu gizlemeye, terlemeyi azaltmaya ve nemle dost olan bakterilerden cildi korumaya çalışır. Bununla beraber ter kokmaz, koltuk altlarında ve genital bölgelerde bulunan ter bezleri tarafından üretilen ter, protein ve yağlı mineraller yayar, kokuya neden olan bakterilerin gelişmesine yardımcı olur.
Deodorantlı sabunlarla yıkanmak ciltteki hemen hemen tüm bakterileri uzaklaştırır. Koku önleyiciler (antiperspirantlar) ve deodorantlar da etkilidir ancak koltuk altını tahriş edebilir..
Karbonhidrat ya da mısır ununu terleyen bölgeleriniz için deneyebilirsiniz. Her iki toz da nemi emer ana antiperspirant değildir.
Karbonat ortalama bir antiseptik ve koku gidericidir.
Bakteri gibi, yiyeceklerde koku yapabilir; Soğan, sarımsak, balık, lifli yeşil yiyecekler gibi çinko içeren gıdalar koku yapabilir. Aşırı terleme, kimyasal dengesizlik gibi ciddil hastalıklar vücut kokusu yapabilir. Koku yapan hastalıklardan şüpheleniyorsanız doktora görünün.
Adaçayı:

Bu bitki oldukça popüler bir ter önleyicidir. (antiperspirant). Adaçayı yağı, tentür ve çay poşetleri kolay bulunur. Tentür ile sulandırılmış yağı, yüz ve genital bölgeleriniz hariç terleyen bölgelerinize doğrudan sürün. Çay olarak da içebilir ya da terleyen bölgelerinizi bununla yıkayabilirsiniz. Hamile kadınlar çayını içmemeli ya da tentür kullanmamalı.
Çay ağacı yağı: Bu tarçın kokulu yağ, Avustralya'daki bir 'Melaleuca alternifolia' ağacından elde edilir. Terleyen bölgeelrinize uygulayın. Yağ, ortalama bir antiseptik ve deodorant dermatit (deri yanığına) neden olabilir.

| 1 yorum ]

 Cilt, hamilelik sırasında kilo almaya bağlı olarak, alt dermal tabakasındaki kollajen ve elastin liflere zarar verebilecek şekilde hızla gerilir. Dokular incelir, hassaslaşır ve tıbbi adı “Stariae Gradvidarum” olan cilt çatlakları meydana gelir.
Araştırmalar, anne adaylarının % 66’sının, ciltteki gerilme nedeniyle oluşan izlerden rahatsızlık duyduklarını göstermektedir. Bu nedenle, özellikle bu vakalarda kullanıma uygun, özel bir nemlendiricinin kullanılması büyük önem taşır.
Özellikle, gebeliğin 3. ayından itibaren, kilo alımı ve bebeğin gelişimi nedeniyle özellikle karın, kalça, basen ve göğüs bölgesinde, cildin aşırı gerilmesi nedeniyle, kaşıntılar ve bir süre sonra da çatlaklar oluşur
Hamilelikte oluşan çatlaklarla mücadelede dengeli beslenmenin önemini anlamak
“Bol su içmek, C, E vitamini zengin besinleri tüketmek, cilt çatlaklarının önüne geçmede etkili. Bunun yanısıra cildi yumuşak ve esnek tutacak bir kremin her gün etkin bölgelere uygulanmasıyla da gebelikte oluşan cilt çatlaklarını en aza indirmek mümkün” dedi.
Çatlaklar oluştuktan sonra, tedavi edilmeleri oldukça zor.
Basit önlemlerle gebelikte yaşanan cilt çatlaklarını en aza indirmek mümkün. Bu yöntemler arasında;


*Cilde, masaj fırçası yardımıyla masaj yaparak, bu bölgelerdeki kan dolaşımını hızlandırmak,
*C ve E vitamini açısından zengin olan, cilt için yararlı meyve, sebze ve fındık gibi besinleri tüketmek,
*Bol bol su içmek
*Yeterli uyku almaya özen göstermek ve
*Cildi yumuşak ve esnek tutacak, gerilme ile oluşan izleri önleyen, hamileler için özel olarak üretilmiş bir kremi her gün etkin bölgelere uygulamak yer alıyor.
Kaynak:Ntvmsnbc

| 3 yorum ]

Her kadın güzeldir ve her kadının kendine özgü bir cildi vardır. Bu güzelliği korumanın yöntemleri dünyanın her yerinde aynı değildir. İşte dünyanın farklı yerlerindeki farklı formüller.
İtalya: Ninelerinin ve annelerinin eskiden sıkça uyguladığı ve kullandığı hintyağı cilt bakımı, şu aralarda İtalya'da yine popüler. Hintyağı özellikle saçları güçlendirmede ve cildi beslemede çok etkilidir.
Çin: Bir-çay kaşığı biberiye yağı, bir fincan yeşil çayla karıştırılır. Bir süre beklenir ve en son saçlar durulanır. Saçlara doğal bir parlaklık verir. Güzellik kremlerinin bazılarının bileşiminde de bulunan ile yıkanan saçlar gürleşip güzelleşir. Ayrıca şampuanla yıkanmaktan yıpranan saçları canlandırır. Bir bez torbaya konulan biberiye yaprak ve taze sürgünleri banyo musluğunun altına asılarak üzerine sıcak su akıtılıp böylece doldurulan küvette banyo yapıldığında cildi derinden temizler, teni kayganlaştırır ve güzelleştirir. Çin beyaz çayı ise gençleştirici gizemi taşır! Gıda, sağlık ve kozmetikte yeni yeni popüler olmaya başlamıştır. Yaşlanma, kırışıklık ve sarkmalara karşı kullanılmaktadır. Cildi kuvvetlendirici, yeni cilt hücre yetişmeyi destekleyicidir. Çevre ve günlük cilt yıpranmalara karşı cildi koruyucudur. Pürüzsüz ve yumuşak bir deri oluşumunda etkin rol oynar.
Yunanistan: Yunan gençleri, vücutlarını bebe yağı ile ovarak ölü deriyi kumsala bırakırlar. Ve denizde durulanırlar.
Polonya." Balı, bir güzellik ürünü olarak cildi yumuşatmak ve parlatmak için kullanırlar. Bal cildin yorgun ve yıpranmış görüntüsünü alır ve geriye ışıl ışıl bir cilt bırakır.
Brezilya: Brezilyalı kadınların güzellik sırlarıysa Brezilya'nın mükemmel plajlarında saklıdır. Çünkü dünyada en güzel kadınların güneşlendiği yer olarak nam salmış bu plajlarda, kadınlar avuç dolu kumlarla vücutlarını ovarlar ve bol bol güneşlenirler. Kumlar, selüliti gidermekte ya da sülülite karşı cilteki kan dolaşmını hızlandırmakta. Pürüzsüz bir cilte sahip olmak açısından faydası olan bu "kumla ovma"dan esinlenmiş olmalı ki, son zamanlarda, İngiltere'de bazı ticari firmalar tarafından kumların bu özelliğinden faydalanılarak kozmetik ürünleri piyasaya sürülmüş.
Hİndistan: Hindistan'da, her gece yoğurt ve bademden yapılan maskın yapılması zorunludur. On adet badem ezilir ve sonra yoğurtla karıştırılarak cilde sürülür. 25 dakika bekledikten sonra cilt temizlenir.
Avustralya: Avustralya kızları, yalınayak yürümek ve ayak parmağını açan sandallet giymeyi severler. Ayaklarının pürüzsüz olması için avakado ile ovarlar. Avakodo kuru ciltlere yumuşaklık kazandırır.
ispanya: İspanya'da gençler zaman zaman göz kapaklarını dinlendirmek içn patatesten yararlanırlar. Çok ince dilimler halinde kestikleri patatesi, 10 dakika boyunca gözlerde tutarlar.
Jamaika: Karayip Adalarında, soyulmuş muz kabuklarını cilt bakımlarına uygularlar. Güneş yanıklarına karşıda iyi gelen muz kabuklarında, bazı proteinler sayesinde cilde yumuşaklık ve dirilik kazandırmaktadır.
Rusya: Soğuk bir iklime sahip Rusya'da, gençler ciltlerini soğuktan korumak için kaliteli paltolar ve kotlar giymekteler. Ve özelikle sarımsak yağıyla ciltlerini sıklıkla ovarlar. Sarımsak antibiyotik, antiseptik özellikleri ile akneye karşı savaşırken antioksidan özelliği ile de cildi korur ve onarır. Ayrıca sarımsak suyu uçuğa iyi gelmektedir.
Japonya: Japonya'da cilt bakımında kamelya yağı sıklıkla kullanılır. Beyaz kamelya ve fındık yağı cildi nemlendirmek, beslemek, yumuşaklık vermek için kullanırlar. Doğum sonrası oluşan cilt kırışıklıklarını gidermekte ve saçları gürleştirmekte kullanırlar.
Türkiye: Türkiye'de, yeni yeni popüler olan kefir artık doğal güzellikte de kullanılmakta. Bir bakteri kültürü olan kefir, özelikle içerdiği etkin maddeleriyle cilde de faydalı olmaktadır.
İskandinavya: İskandinav kadınları, güzel ciltlerini korumak için saf memba sularından istifade ederler. Her gün en azından 1.5 litre buz gibi memba madensuyuyla, yüzlerine 15-20 kere yıkarlar. Bu ciltlerine canlılık verir. Pahalı losyonlara ihtiyaç duymadan, buz gibi bu memba sularıyla da ciltlerini diri tutabilmekteler


Netten alıntı

| 0 yorum ]


Zaman, cilt dokusu üzerinde yıpranmalara ve yapı bozukluklarına neden olur. Cildin üst katman kıvrımları gözle fark edilir şekilde derinleşir. Üst deri ile alt deri arasındaki sıkı ve bileşik yapı, alt derideki elastik liflerin azalmasıyla gevşemeye başlar. Kolajen lifleri yataylaşır.Cilt, kasların çekme gücüne karşı dayanıksızlaşır.


Mimiklerin neden olduğu kırışıklar, kas kasılmalarına göre dikey olarak derinleşir. Deri altındaki yağ dokularının dağılımı farklılaşır ve cildin yanlamasına esnekliği azalır. Güneşin etkileri bu değişimin daha da vurgulanmasına ve cilt yüzeyindeki boynuzsu katmanın kalınlaşmasına (keratoz) neden olur.Peki hangi egzersizler ile cilt kırışıklılarını azaltabiliriz? İşte ipuçları ve egzersizler:


Alın çizgilerine karşı egzersizler


Başınızı düz tutun. Kollarınızı açın. Ellerinizi bir boneymiş gibi başınıza yerleştirin. Başparmaklarınız kafanızın arkasında birbirine değsin. Diğer parmaklarınız ise başın tepesinde olmalı. Saçınızı arkaya doğru tarıyormuş gibi tüm parmaklarınızın ucunu kıvırarak başınıza kuvvetlice bastırın. Parmaklarınızı geriye doğru atarak bırakın. Bu hareketi 3 kez tekrarlayın.


Sarkmalara karşı egzersizler


Başparmaklarınızı ensenize yerleştirin. Diğer parmaklarınızı göz hizasında şakağınıza dayayın. Parmaklarınızın ucunu kıvırarak, yavaşça başınıza doğru çekin. Parmaklarınız kulağınızın arkasına kadar geldiğinde, başparmaklarınız sıkıca dayalı şekilde beş saniye bekleyin. Parmaklarınızı geriye doğru atarak bırakın. Bu egzersizi üç kez üst üste tekrar edin.


Göz kenarlarındaki ince çizgiler ve kaz ayaklarına karşı


Yüzünüz serbest durumdayken parmaklarınızı bitiştirerek ellerinizi her iki şakağınıza yerleştirin. Dışa doğru yavaşça çekerken göz kapaklarınızın titreştiğini hissedin ve tekrar serbest bırakın.


Göz kapağı sarkmalarına karşı


Gözlerinizi kapatın. İşaret parmağınızı göz kapağınızın içinden dışına doğru kaydırın. Parmaklarınız karşı çıkarken gözlerinizi açmaya çalışın.


Dudak çevresindeki çizgilere karşı


Bu bölgede cildin gevşemesini önlemek için, ellerinizi ağzınızın her iki tarafına yerleştirerek çok hafifçe dışa doğru çekin. Dikkat edilecek nokta, hareketleri yaparken yüzün hiç bir bölgesinde yeni bir kırışık oluşturmamaya çalışmaktır. Ağzınızla “o” yapın. Parmaklarınız direnirken ağzınızı kapatmaya çalışın.


Küçük bir ipucu: mümkün olduğu kadar sık “polis, portakal, porsuk, pürüz” kelimelerini telaffuz edin.


Yüz


Gergin bir görünüm için


Dilinizi damağınıza yapıştırın ve ensenizi arkada bırakmaya çalışırmış gibi yüzünüzü öne doğru uzamaya zorlayın. Aynı şekilde, bir elinizin avucunu çenenize dayayarak, ağzınızı açmaya çalışırken sıkıca bastırabilirsiniz. Basıncı beş saniye uyguladıktan sonra bırakın.


Boyun


Sağlıklı bir boyun ve baş duruşu elde etmek için


Sağ elinizi başınızın sol üst bölümüne yerleştirin. Başınız direnirken elinizle onu sağa doğru çekmeye çalışın. Aynı egzersizi sol elinizle de tekrarlayın.


Çizgilere kozmetik çözümler


Kırışıklık önleyici bakım kremlerinin işlevsel özellikleri içerikleriyle yakından ilgilidir. Bu aktiflerden biri olan retinol, A vitamininin daha saf ve asitsiz hali; yani hafifletilmiş bir türevidir.


Sivilce ve siyah noktalara karşı tedavide özellikle kullanılan bu aktif, üst deri seviyesinde hücresel bölünmeyi ve değişimi hızlandırıp, deri yüzeyinde yenilenmeyi sağlar.


Bir diğer içerik, AHA yani meyve asitleridir. Bu aktif, düşük konsantrasyonlarda, ölü hücreleri yok eder, yumuşak ve taze bir cilt oluşturur. Orta ve yüksek konsantrasyonlarda ise kırışıkların azalması için elastin ve kolajen üretimini uyarır.


Antioksidan özelliğe sahip askorbik asit ile C ve E vitaminleri de bu kremlerde yer alan etkin içeriklerdir. Cildin erken yaşlanmasında çok önemli rol oynayan ve hücrelere saldırarak onların yapılarını bozan serbest radikalleri yok eden bu aktifler aynı zamanda cilde direnç ve canlılık da kazandırır.


Tüm bu aktifler deri üzerinde birikmedikleri sürece son derece etkili ve yararlıdır.

| 0 yorum ]

Toplanın, mutluluğun sırrını veriyorum!
Bir kere şu ortaya çıktı: Para, mutluluk getirmiyor kardeşim! Modern dünya, sadece ’daha zenginlerin’, ’daha az zenginlerden’ biraz daha mesut olduğunu, bu saadetin de ’üstünlük’ hissinden kaynaklandığını ve uzun sürmediğini keşfetti! Psikologlar ’mutluluk’ konusuna takmış durumdalar. Temel ihtiyaçları karşılandığı sürece, daha fazla para ekstra bir mutluluk getirmiyor. Peki kim, niye mutlu oluyor? Time dergisinin son sayısı, birçok bilim adamının bu konuda yaptığı araştırmalardan çıkan ilginç sonuçları konu alıyor.
Mutluluk, bizim sandığımız etkenlerden çoğuyla hiç bağlantılı değil! Para?
Hiç alakası yok! Eğitim? Hiç etkisi yok! Zekâ? Aynı şekilde! Gençlik? Bilakis! Yaşlıların hayattan gençlere göre daha çok zevk aldıkları ve depresyona daha az meyilli oldukları kanıtlanmış! Evlilik? Araştırmalara göre, evli insanlar bekârlara göre biraz daha mutlu olsa da, bunun sebebi zaten mutlu olmaya meyilli insanların evlilikleri daha kolay yürütmesiyle ilgili olabilir! Güneşli havalar? Hayır! Amerika’nın bol yağmurlu bölgelerinde yaşayanların Kaliforniyalılara göre daha depresif olmadığı kanıtlanmış!
ARKADAŞLAR EN İYİ İLAÇ
O zaman insanları mutlu eden ne? Bulgulara göre dini inanç insanların mutluluğunu artıran önemli bir etkenmiş. İnanan insanlar zorluklara karşı daha kolay göğüs geriyor ve daha iyimser oluyorlarmış. Arkadaşlar, mutsuzluğa karşı müthiş bir ilaçmış! Ahbapları, dostları, aileleri ve çevreleriyle daha yakın ve sık ilişki kuran insanlar karamsarlıktan uzak kalmak için en etkili formülü bulmuşlar. Bu arada, mutlu olmak için bir grup psikoloğun kullandığı ’gün inşa etme’ metodundan bahsetmek lazım. Denekler bir gün önce dakika dakika ne yaptıklarını hatırlayıp, bu aktivitenin onların açısından mutluluk düzeyini birden yediye kadar işaretliyorlar. Bu test 900 Teksaslı kadında uygulanıyor. Sonuçlar ilginç... Bu hanımlar için en çok mutluluk veren ilk beş aktivite, seks, arkadaşlarla sosyalleşme, evde yatıp gevşeme, dua etme ve yemek yeme! Bunları spor yapma ve televizyon seyretme takip ediyor!
Tuhaf ama ’çocuklarla ilgilenmek’ listenin en altlarında, ev işinin bir sıra üstünde yer alıyor! Çoğu insanın hayatında mutluluğunun kaynağı olarak gördüğü çocukların, günlük hayatın mutsuzluk sebeplerinden biri olması ilginç! Demek ki, mutlu ettiğini sandığınız her şey mutlu etmiyor! Ancak, günlük hayatta insanı sinirlendiren, geren, mutsuz eden ufak tefek olaylar, hayatın genelinde mutluluk kaynağı olabilirmiş! Sürekli şikayet ettiğiniz stresli işiniz, hayatınızın en önemli rengi olabilir örneğin. Psikologların bu konuyla ilgili edindiği farklı bir bulgu da: "Sonların gücü"! Sözgelimi, sizi çok mutlu eden bir ilişki, son bir haftasında berbat kavgalar ve gözyaşı dolu bir ayrılıkla sonlanıyorsa, bütün hayatınız boyunca o ilişkiyi kötü hatırlıyorsunuz! Bu konu, kolonoskopi yaptıran bir grup insan üzerinde test edilmiş. Biliyorsunuz kolonoskopi, bağırsaklarla ilgili rahatsız edici, biraz acılı bir muayene metodu.
Bir grup hastaya standard kolonoskopi yapılmış. Diğer grupta ise kolonoskopi aleti, muayeneden sonra 60 saniye hareketsiz bırakılmış. Hastalara acı veren bölüm aletin hareketleri olduğu için, uygulama 60 saniye daha uzun sürdüğü halde, muayenenin sonu 60 saniyelik acısız bir zaman dilimiyle bittiği için, ikinci gruptaki hastalar, uygulamayı, ilk gruba göre daha az rahatsız edici bulmuşlar! Peki, herkes mutlu olabilir mi? 1996’da yapılan bir araştırmaya göre, bir insanın hayatından memnun olması, yüzde 50 oranında genetik yapısına bağlı! Genler neşeli, rahat bir kişilik yapısını, stresle başa çıkma kapasitesini, depresyon ve endişeye meyili yönlendiriyor! Eğer bir insan genetik olarak mutluluğa meyilliyse, başına berbat şeyler de gelse, hatta kaza sonucu bir uzvunu bile kaybetse, zaman içinde, eski mutluluk seviyesine ya da ona yakın bir noktaya dönebiliyor!
ÇALIŞ, ŞÜKRET SENİN DE OLSUN
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var: Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak! Şükretmek, hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek, hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek, sadece insanın keyfini yerine getirmekle kalmıyor. Kalifornia Üniversitesi’nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor! İyilik yapmak, sözgelimi düzenli olarak bir huzurevini ziyaret etmek, bir komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak, mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor! Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik. Yaptığınız işi sevip, o işe bütün konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de, mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da böyle. O kadar araştırma, kolonoskopide ekstra 60 saniyeye katlanan denekler (!), yazışmalar, toplantılar, istatistikler... Psikologlar yine bize ana okulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda yazılanları bulmuşlar: Mutlu olmak için çalış, iyilik yap, şükret!
Gülse Birsel

| 2 yorum ]


20060403-lost.jpg


Lost Amerikan yapımı bir dizidir.  1'i Altın Küre ve 6'sı Emmy olmak üzere 28 ödül almıştır. Özellikle karışık senaryosu ve anlatım şekli hayli ilgi toplamıştır.
Uçak kazası ile bir adada mahsur kalan insanların öyküsü anlatılmaktadır. Özellikle her bölümde, bir karakterin geçmişine gidilerek ana senaryo beslenmektedir.
Bu adada mahsur kalan 48 kişi arasında değişik karakterler mevcuttur; bir cerrah, bir iletişim subayı, bir rock yıldızı, bir kanun kaçağı, bir inşaat işçisi, bir dolandırıcı, bir milyoner ve daha birçok enteresan özelliğe sahip insan... Bu insanlar, daha adadaki ilk günlerinde adanın mistik güçlere sahip olduğunu farkederler. Uçak kazasında hayatta kalmayı başarmışlardır, ancak asıl hayatta kalma savaşı şimdi başlamaktadır. Adadakiler, hayatta kalmak için birlik olmanın gerekliliğini henüz çözemeden, bazı kişiler arasında kavgalar çıkmaya başlar. Ama sonradan başlarına gelen trajik olaylar, onları birlik olmaya iten bir sebep olur. Çok geçmeden, adada yalnız olmadıklarını anlarlar. Adaya 16 yıl önce gelmiş birilerinin bıraktığı imdat çağrısını duyarlar. Bütün bu trajik olaylara bir de yeraltına açılan gizemli bir kapı da eklenince, adadakiler için hayat iyice zorlaşır.
Yapımcı/Yazar Damon Lindelof, bir röportajında LOST'u şöyle tarif etmiştir:
Bu dizi, mecazi anlamda yaşamları içinde kaybolmuş, bir uçağa binip, o uçakla bir adaya düşen ve böylelikle gerçek anlamda (fiziksel olarak) da dünya üzerinde kaybolmuş insanları anlatmaktadır. Mecazi anlamda kendilerini keşfedecekleri an, fiziksel anlamda da kendilerini bulabileceklerdir.dizinin bütününe baktığınızda, göreceğiniz şey bu. Herşey bundan ibaret olduğu.
"Lost", Jeffrey Lieber ve J.J. Abrams & Damon Lindelof tarafından yaratılmıştır. Abrams, Lindelof, Bryan Burk, Jack Bender, Jeff Pinkner ve Carlton Cuse yapımcılığında da devam etmiştir. Çekimler abc stüdyolarında yapılmaktadır. 
Dizi, Hawai adalarından biri olan Oahu'da çekilmektedir
  


Amerika'da 22 Eylül 2004 ["abc"] tarihinde başlamış ve 24 bölüm sürmüştür. Oceanic Flight 815 seferini yapan uçağın kaza yapmasını ve kazadan hayatta kalan yolcuların adaya düşmelerini anlatmaktadır. İlerleyen bölümlerde Danielle Rousseau'nun ortaya çıkışı ile adada Others (Diğerleri)nin olduğunu anlarlar. Sezonun ilk bölümü sadece Amerika'da 18.65 milyon kişi tarafından izlenmiştir


 

| 3 yorum ]

Almanya’da gezilecek ilk şehir bence başkent Berlin. Hele modern mimariye merak sarmışsanız unutmayın, Berlin adeta bir mimarlik dergisi gibi. 1989 yılında iki Almanya’yı birbirinden ayıran duvar yıkıldıktan sonra, eski Doğu Berlin’in şehir merkezine yakın hemen her köşesi restore edilmekle kalmadı, pekçok yeni binaya da kavuştu. Berlinale gibi festivallerin düzenlendiği Potsdamer Platz, Potsdam Meydanı ünlü mimarlarin modern binalarıyla çevrelenerek şehir içinde bir şehir haline getirildi.

Sony, Coca Cola, Daimler Crysler gibi büyük firmaların gökdelenlerinin yanısıra alışveriş merkezleri, şık Cafe ve barlar, sinema ve müzelerin bulunduğu Potsdam Meydanının etrafı, Regierungsviertel, yani Türkçesiyle hükümet semti olarak adlandırılıyor. Sadece ünlü Federal Meclis binası Reichstag, tepesine yapılan cam kubbeyle şeffaf bir hale getirilmedi, basbakanlık binası ve bazı bakanlıklar da dünyanın ünlü mimarları tarafından yeni inşa edildi. Bu semt ve yakın çevresinde, Meclis ve parti binalarının yanısıra, çeşitli büyükelçilikler, Eyalet Temsilciler Meclisi, farklı eyaletlerin ve bazı medya kuruluşlarının Berlin temsilcilikleri ile Federal Basın dairesi gibi önemli kurumlar yerleşmişler.

Potsdam Meydanı ve yenilenen çevresi Batı Berlin’in eski alışveriş merkezi olan Kurfürstendamm semtinin yıldızını biraz söndürdü ama Berlin’in sembolü olan “Yıkık Kilise” ve şık mağazaların bulunduğu Kurfürsten Caddesi yine de her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. Çünkü Berlin’in Merkez Garı hala bu semtteki “Zoologischer Garten”.

| 0 yorum ]


 İnsanoğlunun tarihi kadar eski olan ve yeryüzünün değişik bölgelerinde yetişen Sedir Ağacına her zaman dini ve mistik bir anlam yüklenmiştir.Hz. Süleyman, Orta Doğu (Lübnan) sedirini evinin ve mabedinin yapımında özel önem atfeder ve tercih ederdi. Atlantik Sediri (Cedrus Atlantica) Druidler için kutsal bir ağaçtı. Sürekli yanan Zerdüştün ateşini sağlayan sedir ağacı reçinesiydi. Kuzey Amerika’da kırmızı sedir ağacı ( Juniperus Virginiana) yerliler için mukaddes bir ağaçtı. Rusya’da keşişler manastırların bulunduğu yerlere kutsal saydıkları Sibirya Sediri (Pinus Sibirica)ni diker, kozalaklarını ve tohumlarını diğer keşişler vasıtasıyla başka yerlere dikilebilmesi için dağıtırlardı. Halk bu ulu ağaçların kozmik bir enerji biriktirdiğini ve bu enerjiyi etrafına dağıttığına inanmaktaydı. Onun için bu ağaçlara “SES VEREN SEDİRLER” demektedir. Bütün ağaçların kralı(ÇARI) olarak olarak değer ve hürmet edilen bu ağaçların faydalı özellikleri saymakla bitecek gibi değil. Her zaman soğuk ile beraber anılan Sibirya aynı zamanda Dünyanın en büyük ormanına ve en zengin bitki örtüsüne sahiptir. 12,8 milyon kilometre karelik geniş Sibirya Topraklarında 11,400 adet bitki türü tespit edilmiştir. Bunların içerisinde şüphesiz en büyük yer çam ormanlarına aittir.


Sibirya Sediri son derece görkemli bir ağaçtır, 30-45 metre boyunda, 1,5-2 metre çapında, ortalama ömrü 500 yılın üzerinde çok yavaş büyüyen bir tabiat harikasıdır. “Sibirya Cedar Oil” ‘in elde edildiği kozalaklar ise ağaçların en üst kısımlarında, son bir buçuk metresinde yetişirler. Ağaçlar -40 derecelerde üç yılda oluşturdukları olağanüstü değerli tohumlarını adeta başlarının üstünde taşımaktadırlar.
SİBİRYA SEDİR FISTIKLARI (TOHUMLARI) Dünya’da 20’nin üzerinde Çam fıstığı türü vardır( Çin, Kore, ABD, İtalya, Türkiye, İspanya) Ancak bu türlerin hiç birisi Sibirya Sedir Fıstıklarının özelliklerini taşımamaktadır. Sibirya’nın bulunduğu coğrafya ve iklim tohumlara farklı bir özellik katmaktadır. Bu sebeple herhangi bir çam fıstığı veya ürünü Sibirya Sedir Fıstığının yerini tutamaz. Aşağıda ABD Ulusal Gıda Veritabanına göre 100 gram fıstığın besin değerlerine baktığımızda adeta bir labarotuvarda insan vücudunun ihtiyaçlarının belirlenip sunulduğunu düşünmekten kendimizi alamayız “Hastalık veya teşhis ne olursa olsun, Sedir Yağı mutlaka iyi gelir”


Sibirya halkı böyle söylüyor “Doktor” veya “Ağaçların Çarı” dediği Sedir yağı için. Binlerce yıldan beri fıstıkların yağı çıkartılıyor ve kullanılıyor. Bölge yaşayanları çok haksızda sayılmazlar 90-100 yaşına gelmiş insanlar hala kendilerinde odun kesecek enerjiyi bulabiliyorlar. Dünya güreşinin efsane ismi Alexander Karelin (1) bu bölgenin insanıdır. Yaşayanların ciltleri Dünyanın başka bir yerinde görülemeyecek kadar pürüzsüz , parlak ve güzeldir. Sibirya Sedir Fıstığı Yağının insan beslenmesi ve sağlığı ile ilgili özellikleri çok önceden beri bilinmektedir. Daha 16. yüzyılda Rusya, İngiltere ve İsveç’e yağ ihraç ederdi. Rusya Bilimler Akademisi üyesi Dr. Peter Palas 1894 yılında yazdığı bir makalede, Sibirya Sedir Yağının Gastrit ve Ülser, solunum yolu rahatsızlıklarına, yanık ve cilt hastalıklarına iyi geldiğini yazmaktadır. Binlerce yıldan beri Rus tababetinde kullanıldığı bilinen yağ, I Petro zamanında solunum


yolu rahatsızlıkları ile ilgili olarak Rus Sarayında kullandığına dair yazılı kaynaklar mevcuttur.

En son modern bilimsel araştırmalarda, Sibirya halkının yağlarına atfettikleri üstün değeri doğrular görünümündedir. (Sibirya Cedar Oil) Sibirya Sedir Yağı vücudun gerekli vitaminleri , faydalı yağları, amino asitleri, makro ve mikro elementleri, yağda çözümlenen vitamin ve antioxidanları bünyesinde bulundurmaktadır. 
 

| 0 yorum ]

Özellikle E, A ve B kompleks vitaminleri içeren susam yağı mineral olarak da demir ve kalsiyum bakımından hayli zengin. İçeriğinde sesamol, besamolin ve sesamin antioksidanları da barındırıyor.Ayrıca içerdiği omega 9 oranı ve antioksidanlar nedeniyle ısıya, tere ve ışığa karşı dayanıklı; cilde sürülmesinden sonra güneş ışığı altında uzun süre bozulmadan kalabiliyor. İçindeki doğal lesitin ve antioksidan maddeler, yağın derinlere kadar emilmesini sağlıyor. Böylece cildin yaşlanması engelleniyor. Susam yağı; saç için de çok etkili. Uzmanlar; doğrudan saç diplerine uygulanırsa saçları güçlendirdiğini belirtiyor. İçeriğindeki kalsiyum sayesinde tırnakları da onarıyor.

| 1 yorum ]

 

 


An image depicting research findings linking brain chemistry with aggressive personality has been named “2007 Image of the Year” by the Society for Nuclear Medicine (SNM). The research, which was performed at the U.S. Department of Energy’s Brookhaven National Laboratory, showed that healthy men with lower levels of a particular brain enzyme exhibited more aggressive personality traits, as measured by a standard personality questionnaire 


This neuroimaging research — in normal, non-violent subjects — strengthens the link between low levels of the brain enzyme, known as monoamine oxidase A (MAO A), and aggressive behavior, which has been a topic of research for more than two decades.
“Our study provides evidence of an association between brain MAO A level and aggressive personality traits in normal individuals,” said Nelly Alia-Klein, an assistant scientist at Brookhaven Lab’s Center for Translational Neuroimaging, who presented her work at the society’s 54th annual meeting in Washington, D.C. “If this model of understanding is tested with individuals who actually engage in aggressive or antisocial behavior, such as domestic violence, it could show promise in the future for pharmacological intervention against abnormal aggression,” she added.
The researchers assessed brain MAO A activity in 27 healthy, non-violent male volunteers using positron emission tomography (PET) scanning. This technique uses a radiotracer-tagged molecule that binds to brain MAO A and can be measured quantitatively by PET. The subjects also completed a standard, 240-question personality questionnaire, which gave the researchers a complete profile of the men’s personalities, not merely their tendency toward aggression.
The main finding: The lower the subjects’ brain MAO A activity levels, the more they answered “yes” to statements about taking advantage of others, causing them discomfort, having a short temper, vindictiveness, and enjoying violent movies. “Only aggressive personality was related to brain MAO A activity — not other personality dimensions,” Alia-Klein emphasized.


It is important to note that MAO-inhibitor drugs are effective in treating depression and are not associated with aggressive behavior, she added.
SNM past president and historian Henry N. Wagner Jr. announced the depiction of the Brookhaven Center for Translational Neuroimaging findings as the Image of the Year at a press conference on June 4 during the society’s annual meeting. The honored image, chosen from thousands presented at the meeting, graphically shows the group’s approach providing a visual model of their scientific study into the uncharted gene-brain-behavior complex. It consists of four images, including a PET scan showing brain MAO A activity.
“One of the major scientific contributions of molecular imaging is its ability to relate human brain chemistry and behavior,” said Wagner, who for 30 years has summarized current trends in molecular imaging and nuclear medicine, and annually selects an Image of the Year at the society’s meeting.

| 1 yorum ]

 Sağlıklı Saçlar İçin:
- Günlük olarak pahalı olmayan bir Vitamin alın.

- Saçınızı fazla taramayın. Sadece gerektiğinde şekil vermek için tarayın.

- Kaliteli bir tarak ya da fırça kullanın. Keskin metal ya da plastik uçlar saçlarınızın uçlarının kırılmasına neden olur.

- Kaliteli saç ürünleri kullanın. Çoğu alışveriş merkezlerinde satılan şampuan ve saç ürünleri aslında birçok kötü kimyasal maddeyi içlerinde bulunduruyor. Mesela 'ammonium laurel sulfate' , ya da silikon içeren ürünler saçınızı kurutarak daha kolay kırılmasına neden olabiliyor. İçlerinde birçok koruyucu madde bulunduğunu iddia eden bu ürünler saçınız için aslında en büyük tehlikeyi oluşturuyor.

- Saçınızı sıkı bantlarla toplamayın. Bırakın rahat kalsın. Bu tür toplama şekilleri de kırılmalara neden oluyor.


Sıcak yağ tedavisi
Kurumuş ve yıpranmış saçları en iyi canlandırma yöntemi zeytinyağı tedavisidir. Saçlarınıza parlaklık vermek ve beslemek için 2 çorba kaşığı zeytinyağını ısıtın. Bunu yavaş yavaş tüm saç derinize yedirin. Sıcak suda ıslattığınız bir havluyu sıktıktan sonra bir türban gibi başınıza sarın. Havlu soğurken bu işlemi iki veya üç defa tekrarlayarak, başın yağı iyice emmesini sağlayın. Sonra saçlarınızı yıkayarak, iyice durulayın. Bu bakım türü, özellikle çabuk kırılan saçlar için çok yararlıdır.

Hintyağı tedavisi
Yarım çay fincanı hintyağını ısıttıktan sonra baş derinizi ovarak saçınızın yağı emmesini sağlayın. Yavaş yavaş tarayacağınız saçlarınızı kaynar suya batırırıp sıktığınız havluyla sarın. Bu işlemi yaptıktan sonra yarım saat kadar bekleyip şampuanla yıkayın. Bu tedavi, fazla ince, çabuk kırılan, kuru saçlara iyi gelir.

Zeytinyağı ve bal tedavisi
Yarım çay fincanı yeşil zeytinyağıyla bir çay fincanı süzme balı karıştırın. Bu sıvıyı iyice sallayıp çalkalayın ve bir kaç gün dinlenmeye bırakın. Daha sonra bu karışımı baş derisinize ovarak ve tarayarak yedirin. Ancak bu işlemi yaparken tarağın dişlerinin baş derinize batmamasına özen gösterin. Başınıza bir naylon torba geçirerek, başın sıcaklığını muhafaza etmeyi sağlayın. Karışımı başınızda yarım saat beklettikten sonra, saçlarınızı bol suyla durulayın. Bu işlem, koyu renk saçların ışıltılı bir hal alıp parlamasını sağlar.

Protein tedavisi
Yumurta ile yapılacak protein tedavisi hemen hemen her tür saç için uygundur. İki yumurtayı çırpın ve içine yavaş yavaş bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir çorba kaşığı gliserin, bir çorba kaşığı sirke (mümkünse elma sirkesi) ilave edin. Saçınızı bir kez şampuanladıktan sonra saçlarınıza bu karışımı sürüp 15-20 dakika bekleyin. Saçlarınızı iyice duruladıktan sonra saçlarınızın çok kısa sürede canlandığını fark edeceksiniz.

Kakao yağı tedavisi
Koyu renk saçlı kişilerin uygulayabileceği bir başka bakım yöntemi ise aşağıda anlatılan


bu karışımdır. İçinde su kaynayan genişçe bir tencerenin içine daha küçük bir kabı oturtun. Yarım çay fincanı ayçiçeği yağını, 1 çorba kaşığı kakao yağını, 1 çorba kaşığı susuz lanolini bu ikinci kabın içinde eritin. Bütün bu yağlar eriyince, kabı kaynar suyun içinden alın ve karışımı iyice çırpın. Bu karışımdan 1 çorba kaşığı kadarını alarak buna 1 çorba kaşığı su katın, iyice karıştırın. Bu sıvıyı ovarak başınıza sürün ve bu durumda 15 dakika ile yarım saat arasında bekleyin. Ardından saçınızı yıkayıp durulayın. Bu tedavi koyu renk saçlara yeni bir canlılık ve parlaklık verir.

| 1 yorum ]

Portekiz'in yedi tepe üzerine kurulu başkenti Lizbon; Arnavut kaldırımları, tarihi binaları, bol yokuşlu yolları ve sıcakkanlı insanlarıyla İstanbul'u anımsatıyor..

'Avrupa başkentleri' denilince birçoğumuzun aklına, yabancıyı çok da kolay kabullenmeyen, özellikle dil bilmiyorsanız hayatın oldukça zor olduğu kozmopolit yerler gelir. Oysa Avrupa'nın en batı noktasındaki Portekiz'in başkenti Lizbon bu tanımdan çok uzak. Tıpkı Roma ve İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulu Lizbon şehrinde, kendinizi 'yabancı' hissetmeniz neredeyse imkânsız. Arnavut kaldırımları, mimari dokusu, sıcakkanlı insanları ve hatta deprem mazisiyle İstanbul'a çok benziyor. Buna bir de ulaşım kolaylığı ve uygun fiyatlar eklenince Lizbon ideal bir tatil rotası oluveriyor.KARMAŞIK AMA ZARİF Atlas Okyanusu'na kıyısı olan kent, Tejo Nehri'nin oluşturduğu haliç üzerine kurulu. Bu yüzden kentin neredeyse her yerinden inanılmaz güzel deniz ve nehir manzarası görmek mümkün. Turistler kente 'Beyaz Şehir,' diyorlar. Bunun nedenini eski bir yerleşim birimi olan Alfama'nın daracık, dik yokuşlu sokaklarını aşıp tepeye vardığınızda anlıyorsunuz. Aşağıya kuşbakışı baktığınızda sadece kırmızı damlar ve bembeyaz binalar görünüyor. Tıpkı İstanbul gibi Lizbon'da da oldukça fazla yokuş var. İrili ufaklı binaları, daracık sokakları biraz karmaşık gibi görünse de özellikle mozaik kaplı yapıtlar, kente zarif bir hava katıyor.BURAM BURAM TARİH Lizbon'un şehir merkezi batı Avrupa'daki belkide en az gelişen yerlerden biri. Burada ne yüksek bir gökdelene rastlamak mümkün, ne de modern bir yapıta. Çünkü binalar tamamen tarihi dokularına bağlı kalınarak restore edilmiş ve farklı mekânlara dönüştürülmüş. Duvarları mozaik (azulejos) kaplı binalar sıkça göze çarpıyor. Birbirine oldukça yakın bu apartman dairelerinde Portekizli kadınlar bir balkondan diğerine gerdikleri iplere çamaşırlarını asıyorlar. GECE HAYATI HIZ KESMİYORLizbon mazisiyle de İstanbul'a benziyor. 1755 yılında meydana gelen büyük deprem ve tsunami sonrası 60 bin kişi hayatını kaybetmiş. Birçok kenti yerle bir eden deprem, bir tek bugün gece hayatının da nabzını tutan Alfama bölgesine zarar vermemiş. Burası, Portekiz'in halk müziği olan Fado'nun (Eskiden sevdiklerini denize gönderen kadınları tarafından söylenen ağıt) evi sayılıyor. Çünkü en ünlü Fado kulüpleri peşi ardına burada sıralanıyor. Bildiğimiz tavernayı andıran Fado mekânlarında, şarkı esnasında yemek yemek ya da ses çıkarmak ayıp karşılanıyor, şimdiden uyaralım. "Fado beni açmaz," diyenler ve biraz daha hareket isteyenler gece 03.00'e kadar kulüplerin açık olduğu Bairro Alto bölgesinin yolunu tutabilir. "Bu kadarı da bana yetmez," diyorsanız, o halde Avenida 24 Julho bölgesindeki partiler 06.00'ya kadar devam ediyor, bizden söylemesi. ALIŞVERİŞ ZAMANIPortekiz denizciliğini temsil eden Belem kulesi şehrin en önemli yapıtlarından biri. Belem bölgesi ayrıca, su, un ve şekerle yapılan pudin tatlısıyla da ünlü. Lizbon'un en meşhur caddesi ise ünlü markaların da bulunduğu Rua Agusta. Eiffel Kulesi'nin mimarı tarafından yapılan ünlü Santa Justa asansörü de yine bu bölgede bulunuyor. Üstelik bu neogotik tarzdaki asansörle şehrin en eğlenceli yerlerinden biri olan Bairro Alto bölgesine geçebilir ve Fado tavernalarından birinde günü sonlandırabilirsiniz. Ama Lizbon'un gece hayatında ipi göğüsleyen kulüp hiç kuşkusuz John Malkovich'in sahip olduğu eski bir depo olan Bico do Sapato. Portkez, Japon ve füzyon, üç farklı mutfak sunan kulüpte ara ara Cameron Diaz gibi Hollywood starlarına da rastlamak mümkün. PORTEKİZ ŞARABI VE BALIKLizbon'da 'yemek' denilince ilk olarak akla deniz ürünleri geliyor. Balık çeşitleri, yengeçler, ıstakozlar, istiridyeler, denizle ilgili ne ararsanız burada bol bol bulabilirsiniz. Üstelik Lizbon'da bir taksi, bir de yeme-içme oldukça hesaplı. Tipik Portekiz yemeklerinin tadına bakmak istiyorsanız, Bairro Alto'daki Fado müzik yapan herhangi bir restorana girebilirsiniz. Çoğunlukla buradaki restoranlar aile tarafından işletilen, ufak ve ucuz yerler. Neredeyse tüm restoranların kapısında günün mönüsü asılı. Yemekten önce garsonlar masaya bazı aperitifler getiriyor. Ancak bunların paralı olduğunu hatırlatmakta yarar var. Fakat siz tabaklara dokunmadığınız sürece, hesaba dahil edilmiyorlar. Çok geleneksel olmayan mutfakları denemek istiyorsanız da Alfama'ya gidebilirsiniz. Buradaki cadde üzerindeki restoranlardan dilediğinizi seçebilirsiniz. Bir çeşit paella'ya benzeyen deniz mahsulleri pilavını (arroz de marisco) denemeyi unutmayın. Kentin en lüks restoranları ise eski bir rıhtım olan Kais ve Blues. Buralarda Lizbon cemiyet hayatının önde gelenlerine rastlayabilirsiniz. Yemek sonrası ise tatlı Portekiz şaraplarının tadına bakmayı ihmal etmeyin. Keskin ve şekerli aromaları yüzünden, yemeklere Portekiz şarabı pek gitmiyor. Ama yemek sonrası özel mahzenlere giderek 40 hatta 100 yıllık şarapların tadına bakabilirsiniz